HAYAL ŞEHİR
Git bu mevsimde, gurup vakti, Cihangir'den bak! Bir zaman kendini karşındaki rü'yâya bırak!
Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan;
Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan;
O ilâh isteyip eğlence hayalhânesine,
Çevirir camları birden peri kâşânesine.
Som ateşten bu saraylarla bütün karşı yaka
Benzer üç bin sene evvelki mutantan şarka.
Mestolup içtiği altın şarabın zevkinden,
Elde bir kırmızı kâseyle ufuktan çekilen,
Nice yüz bin senedir şarkın ışık mîmarı
Böyle mâmûr eder ettikçe hayâl Üsküdar'ı.
O ilâhın bütün ilhâmı fakat ânîdir;
Bu ateşten yaratılmış yapılar fânîdir;
Kaybolur hepsi de bir anda kararmakla batı.
Az sürer gerçi fakîr Üsküdar'ın saltanatı;
Esef etmez güneşin şimdi neler yıktığına;
Serviler şehri dalar kendi iç aydınlığına,
Ezelî mağrifetin böyle bir iklîminde
Altının göz boyamaz kalpı kadar hâlisi de.
Halkının hilkati her semtini bir cennet eden
Karşı sâhilde, karanlıkta kalan her tepeden,
Gece, birçok fıkarâ evlerinin lâmbaları
En sahîh aynadan aksettiriyor Üsküdar'ı
Yahya Kemal Beyatlı
Hayal Şehir
Meftune hanımın telaşlı sesi sokağı doldurdu.
-Yetişin komşular! Sarman ciğeri kaptı. Server bey taşlıktan koştu. Leman kadın
cumbadan sarktı.
Hain kedi çoktan sokağın köşesini dönmüştü.
-Eyvahlar olsun! Akşam Mehmet Ali Efendi'ye ne pişir ecem ben?
-Telaş etme komşu buluruz bir çaresini.
-Meftune hanım bi koşu alıp geliyim ciğerciden,
Lütfüzade sokağının dip köşesin de komşular, kaybolan akşam yemeği karmaşasını
çözmeye çalışırken sokağın amansız hırsızı sarman, servi ağacını
kovuğunda ciğeri mideye indirmekle meşguldü.
- Yoğurtçuuuu!
-Kazım Efendi şu tasa iki okka yoğurt koyuver. Sepetin içinde
parası aman dikkat et dökülmesin.
- Kazım usta bana bir tepsi ayır. Akşam dünürler gelecek anca yeter.
Geçen sefer biraz ekşi geldi bizim efendiye, tazedir bu inşallah.
- Töbe töbe o da ne demek? Geceden mayalarım benim yoğurdum ekşi olmaz
bilesin hanım.
- Kahrolası Sarman! Şu kediyi yakalayıp götüremediniz, koskoca mahalle her gün
bir kayıp.
-Arsız hırsız, geçen karda dayanamayıp aldım sahanlığa. Pirzolaların yarısını
götürmüş ruhum duymadan. O sinirle bulamadım. Bir de baktım mangalın yanına
kıvrılmış mırılmırıl dayanamadım.Kıyılmaz hayvana.
Gün servinin ardından devrilirken, Lütfüzade sokağının ihtişamlı köşkünün
cumbasına tırmanan sarman pek bir keyifliydi.
Nurten Yurt
Ah sarman ah...:)))
YanıtlaSil