Şermin ofisten en yakın arkadaşı Aysel ile bir eğitim için Yozgat’tan İstanbul’a gelmişti. Fakülteden arkadaşı Neriman’da kalarak, harcırahlarını da gezmeye harcayacakları için iki kadın çok keyifliydiler. Şermin üniversitede dört sene geçirdiği İstanbul’u hep özlerdi. Onun için İstanbul deniz demekti, uçsuz mavi özgürlüktü, şiirdi.
Üç günlüğüne
İstanbul’a gelince içinden deniz geçen eski semtlere gitmişlerdi Kanlıca’da yoğurt
yemiş Kuzguncuk’ta İcadiye’de dolaşmış, Üsküdar’da Kızkulesi’ne karşı selfi
çekmişler, Kadıköy’den vapura binmişlerdi.
Son günlerinde karşıya Bebek, Emirgan arasına gitmekle, adaya gitmek
arasında kararsız kalmışlardı.
Bostancı’dan adaya motor var, 20 dakikada Burgazada da
olursunuz demişti Neriman. O da gelmeye
karar vermişti hatta Burgaz’a.
Adaya demişlerdi heyecanla, halaya durmak geçmişti
Şermin’in aklında. Üniversitedeki ikinci senelerinde grupça gitmişlerdi Burgaz’a, Kalpazan
Kayaya doğru ağaçlar arasında yürürken, Barış çekinerek elini tutmuştu. O günlere geri dönmeyi hayal etti. Nerelerdeydi acaba, dersleriyle ilgilenmek
yerine tiyatro kulübünde sabahlardı. Selamsız sabahsız onu terk etmekle iyi mi
yapmıştı? On koca sene olmuş diye Şermin düşündü. On sene Burgaz’a gitmeyeli.
Bostancı’dan mavi Marmara’ya binerken kucağında finosu süslü
bir kadın, havayı koklamış, lodosta var, umarım Rahat yolculuk yaparız demişti
endişeyle…
Şermin 20 dakika da ne olurdu, ada görünüyordu bile diye
düşünmüş gülmüştü kadının evhamına.
Motorda yanlarına oturan leylak rengi tayyörlü kadın da
Lodos’tan söz etmişti.
Hayır normalde ben lodosta hiç geçmem de adaya, Pyrgroscafede imza günü var kızımın. Yemek kitabı... kızının harika biber dolması
tarifleri yazdığını anlatmıştı, iki arada bir derede. İmza gününe uğrarlarsa indirimli kitabı da
alacaklarını eklemişti.
Kalktıklarında sakince seyir alan motor, aniden patlayan havayla dalgalar arasında fındık kabuğu gibi
sallanmaya başlamıştı, Önce geçer diye düşünüp, korktuğunu belli etmese de Şermin
endişelenmeye başlamıştı. Aysel’in de midesi bulanıyordu. Neriman, Yozgat’ta
Lodos yoktur, bu da bir anı diyerek hafif sataşarak kızlara moral vermeye
çalışıyordu.
Süslü kadının finosu çılgınca havlıyor, bir o yana bir bu
yana koşturuyordu.
Şişman bir adam, yüzü kıpkırmızı
Kaptana söyleyelim dönsün, adaya bu havada gidemeyiz dedi
ve aşağıya indi.
Yanlarındaki kadın da bir dalgada kalkıp indikten sonra
motor, çığlık atıp, ağlamaya başladı.
Yaşlıca bir adam sakince, lodosta hep olur böyle, ben
adalıyım, familyam burada, ne havalarda gittik adaya olmaz bir şey değince
biraz sakinleşmeye çalıştı Şermin, ama git gide karalar bağlıyordu. Denizin ortasında küçük bir çakıl taşından
farksızdı motor.
Aşağıya kapalı alana insek ya,
Burada yukarıda daha çok hissediyoruz.
Aşağısı daha da kötüdür dedi yaşlı adam. Her dalgada denize
gömülüyordur, tüm pencereler suyun altında kalıyordur.
Zahir rüyamız bitti demek ki, denizi bu kadar çok seversen,
denizde kaybol emi dedi kader bana diye düşündü Şermin. Acaba denizde
kaybolduğunu duysa Barış üzülür müydü?
Nereden gelmişti yine aklına bu adam. Yıllardır ne adayı ne
de onu düşünmemişti oysa.
Şişman adam geri döndü öfkeliydi.
Kaptan köşkü kitli, kaptan açmıyor. Kaldık denizde, lodos
fırtınasında…
Tüm yolcular dua ediyordu, bir daha asla motora binmem bir
karaya bassam dedi yaşlı kadın, köpeğini sakinleştirmeye çalışırken.
Yirmi dakika sürecek yol bir saat sürmüştü. Dalgalarda bata çıka Burgaz’a ulaştıklarında
Şermin ve Aysel ve korktuğunu hala çaktırmamaya çalışan Neriman neredeyse
toprağı öpüyordu.
Artık deniz görmek istemiyorum, Yozgat’ın dağları ne
güzelmiş, ne mutluymuşum orada ben dedi Aysel. Kusmaktan yemyeşil olmuş yüzü,
hortlak görmüş gözleriyle, Şermin ise tuhaf bir sessizlik içindeydi.
Kıyıda bir kahve içip kendilerine geldiler, neden sonra
Şermin, Neriman’a döndü,
Sahi sınıfta bir tiyatrocu çocuk vardı hatırlıyor musun
Barış, ne yapıyor acaba? Gördün mü hiç onu?
Kelime çalışması, her iki dakikada yeni bir kelime söyleniyor, öykü devam ediyor. Kelimeler: SELAMSIZ, İNDİRİM, ÇAKILTAŞI, ŞİİR, ÖZGÜRLÜK, BARIŞ; ZAHİR; BİBER DOLMASI, SATAŞMAK; FAMILYA; HALAY, KARALAR BAĞLAMAK, SEYİR
Yorumlar
Yorum Gönder