Narsistik
kişilik bozukluğu bireylerin kendi önemlerine dair mantık dışı biçimde abartılı
fikir ve algılara sahip oldukları zihinsel bir sağlık sorunudur. Narsist
bireylerin temel sorunlarından bir tanesi, aşırı ilgiye ihtiyaç duymaları olabilir.
Aşırı ilgi denildiğinde kast edilen düzeyin, asla tatmin edilemeyecek bir düzey
olması problemin büyüklüğü hakkında fikir verebilir.
Narsisizm kişisel bir
özellik ve kişilik bozukluğudur. Aynı zamanda insanlık tarihi kadar eski bir
sorun olduğu da söylenebilir. Konu üzerinde yapılan bilimsel araştırmalar
bireyde narsisizm gelişmesinde çevre koşulları ve/veya yetişme şartlarının
etkili olduğunu belirtiyor. Fakat bununla birlikte en son araştırma bulguları,
bireyde narsisizm geliştirme eğiliminin % 60 gibi ciddi bir oranda genetik
olabileceğinin de altını çiziyor.
Narsist
bireyler kendileri ile o denli meşguldür ki, başkalarına empati göstermeleri
mümkün değildir. Son derece ben merkezli bir dünyada yaşarlar. Kendileri
hakkında abartılı bir özgüvenleri var gibi görünse de, içten içe sürekli olarak
öz değerleri ve yetersizlikleri hakkında tedirginlik yaşarlar. Bu nedenle eleştiriye hatta bazen şakalara
dahi tahammül edemezler.
Narsist
birey, yaşamı boyunca dışarıya sergilediği kibirli tavırların arkasında derin
bir iç huzursuzluğu gizlediği için, sonunda çöküntüye uğramaktan kurtulamaz. Narsistler
kendileri için olduğu kadar çevreleri için de çok önemli problem kaynağıdır.
Bazı
narsist bireyler içlerindeki özgüven şüphesini belli etmemek için kendilerini o
kadar iyi kamufle edebilir ki, toplum tarafından yanlış biçimde
yüceltilebilirler. Söz gelimi 2. Dünya Savaşının başrol oyuncusu Adolf Hitler
narsisizme ve yaratabileceği sorunlara çok iyi bir örnektir.
Tarih
sahnesi olduğu kadar edebiyat dünyası da narsist kahramanlarla doludur. Bu
kahramanlara verilebilecek en belirgin örnek Oscar Wilde tarafından kaleme
alınan “Dorian Grey’in Portresi” eserindeki ana karakter Dorian Grey’dir.
Dorian
Grey herkesi kendisine hayran bırakan kusursuz dış görünüşünün yıllar içinde
hiç değişmeden bozulmadan kalması arzusuna kapılır veee narsistik eğilimlerinin
tuzağına düşer. Olayın bu şekilde gelişiminde yazarın son derece ustalıkla
betimlediği Lord Henry karakterinin nihilist ve hedonist felsefesini Dorian
Grey’e aşılaması da çok etkili olur. Böylece Dorian Grey’in zaten eğilimli
olduğu aşırı güven ve güzellik tutkusu körüklenir. Eserde insanın narsisizmle
olan mücadelesi ve bu mücadelenin yıkıcı sonuçları derinlemesine incelenir.
Doğal düzene aykırı olarak sürekli ihtirasla beslenen güzel kalma arzusunun
sonucunda narsisizmin bireyin ruhsal dünyasının derinliklerinde yarattığı çöküntü
ve ahlaki bozulma net bir biçimde göz önüne serilir.
Dorian’ın
portresi O’nun yaşamında yaptığı tercihler nedeniyle geliştirdiği ahlaki
çürümeyi yansıtan bir aynaya dönüşürken, kendisi her türlü ahlaki ve vicdanı
değerlerden uzaklaşır. Sadece güzelliği, gençliği ve hazzı ile meşgul iken
çevresindeki hayatlarını mahveder. Ancak kendi portresindeki çirkinlik ve
manevi pislikle karşılaşmadıkça, nasıl bir ruhsal dönüşüm yaşadığının da
farkına varamaz. Her şeyi fark ettiği anın yıkıcılığında kendi hayatı da,
üzerine kapanır ve kaçınılmaz son, korkunç çöküş tamamlanır.
Edebiyat
narsisizmi yalnızca bireyler üzerinden incelemekle kalmaz, aynı zamanda
toplumsal bir olgu olarak da ortaya koyar. Toplumsal narsisizm için
verilebilecek en çarpıcı örnekler George Orwell’in “1984” adlı distopyası ile
Aldoux Huxley’in
“ Güzel Yeni Dünya” * adlı
eserleridir. Her iki romanda da toplumda yaşanan kolektif narsisizm ve bireysel
hazza duyulan saplantı vurgulanır.
Sonuç
olarak, edebiyat insanı ilgilendiren her konuyu olduğu gibi narsisizmi de
derinlemesine inceleyen ve okuyucuları insan doğası üzerinde düşünmeye ve
sorgulamaya yönlendiren bir araçtır. Edebiyat narsisizmin bireyler ve toplumlar
üzerindeki etkilerini göstererek, insanlığın bu karmaşık ve karanlık yönlerinin
keşfedilmesine yardımcı olur.
--------------------------------------
*Aldoux Huxley’in eseri
dilimize “Cesur Yeni Dünya “ olarak çevrilmiştir. Eserin orijinal adı “Brave
New World” olup, burada sözü edilen brave kelimesi eski dönemlerde kullanılan
Sheakespeare İngilizcesinde “güzel” anlamında kullanılmaktadır. Roman okunduğunda
çevirinin “Cesur Yeni Dünya” değil
“Güzel Yeni Dünya” olarak yapılması gerektiği daha iyi anlaşılabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder