Bu havada buluşmaya nasıl ikna olduğunu hatırlamıyordu.
Üstelik bu kişiyi hiç tanımıyordu. Şu blind date midir nedir, sosyal hayatın
dayatmaları böyle çekilmez olabiliyordu. İçeri girdi, neyse ki kendi ismine rezervasyon
yapmıştı. Yeri mekanı o seçmişti en azından. Olur a adamdan hoşlanmazsa
yediklerine sayardı en azından. Kalabalık değildi, kenarda masalarda oturan birkaç grup,
tanıdık yüz de yok , böyle zamanlarda gürültü de olmazdı,sevindi. Aynasını
çıkardı, rujuna baktı, sonra dişlerine, iyi, bulaşmamıştı. Gelene kadar bir
kadeh alsa fena olmazdı, gözlerini garsona dikti
Buranın ambiansını seviyordu ,hem sade hem özgün, bir mekan,
loş da sayılmazdı. Işığı arkasına alacak şekilde oturdu. Böylelikle ışık adama
vurur enine boyuna inceleyebilirdi.
Eli kolyesine gitti, sinirlenince böyle oynardı hep. İlk
günden geç kalan adamdan ne hayır beklenir ki diye geçirdi içinden.
Garson gelince ona bir içki bir de yemek menüsü uzattı.
Yemeği arkadaşım gelince söylerim, ama öncesinde bir içki
bir de çerez alabilirim dedi
Buranın margaritasını tek geçerdi. Garson bu kez daha bir kıvamlı hazırlamıştı
sanki.Önce tuzu diliyle yaladı. Nasılsa karşısında kimse oturmuyordu.
Yan masadaki kadının onu süzdüğünü fark etti. Kadının üzerinde
uzun bir hırka vardı. Sıkı sıkıya sarınmış, sanırsın sabahlık geçirmişti üstüne.
Üşüyorsan niye çıkıyorsun kardeşim, otur evinde, zaten en çok bu yaşlılar
sokakta diye aklından geçirdi. Ah bir de kırmızı ruj sürmezler mi ve çoğunlukla
dişlerine bulaşırdı, aman aman böyle yaşlanacağıma deyip orta parmağının
tersiyle masaya tıklattı.
Margaritayı henüz yarılamıştı ki garsona gözüyle işaret
verdi
Bu kadehi kalın viski bardağıyla değiştirebilir misiniz diye
sordu. Aslında o tuzu bir daha yalamak istiyordu. O lime tadı ve tuz nasıl çekiciydi.
Bardağı alınca sevindi. Tuzları yalamaya başladı. Kafasını
kaldırınca kadınla göz göze geldi. Sinirlenmişti.
Dilini kadına doğru sarkıtıp sonra da bardağı yaladı, dalga
geçmişti aklınca. Aaa kadın da aynı içkiden içmiyor mu? Az önce garsona
masasını işaret ettiğini görmüştü. Kendisini mi taklit ediyordu neydi? Vay
kokoş dedi içinden, sen ne anlarsın margaritadan.
Kadın onun bu jestine karşılık verdi. Dilini ona doğru iyice
uzattı ve sonra bardağı yaladı.
Ay o nasıl çatlak bir dildi öyle. İçi kalkmıştı, şimdi yemek
de yiyemem diye düşünüyordu. Ama meydanı ona bırakamazdı, fırsat bu fırsat haddini
hemen bildirmeliydi..Bardağın içindeki kürdanı alıp ucundaki kırmızı meyveyi
diline sıkıca batırmış gibi yaptı ve gülümsedi. Yanılmamıştı.
Kadın böyle olacağını düşünüp kürdanı aldı ve bir mızrak
gibi çatlak diline batırdı, öyle ki kürdan kırıldı, meyve yerde bir kaç kez
zıpladı. Kadından boğuk çığlıklar yükseldi. Garsonlar ne olduğunu anlamadan
masaya koştular.
Offff varsın gelmesindi bu kaçak, uzun zamandır böyle
gülmemişti
Çok güzel bir kurgu ..Kalemine sağlık..
YanıtlaSil