O gün İnstagrama gelen mesaja
defalarca bakmak çok içimi acıttı. “Salak Jeyan sonunda hak ettiğini
bulmuşsun.”
Aslında o hak ettiğimle
yaşıyordum yıllardır. Anlayışsız örümcek beyinli anne baba, bencil bir kız
kardeş. Olayların üstünden tam on beş yıl geçmişken hala bana nefret duyuyor
olması içinde kurtla yaşayan bir kadın görmek tuhaf gelmişti. Gerçi on beş yıl
iyi bir rakamdı annem otuz yıldır aynı nefreti sürdürüyordu.
Bu bir Peri masalıdır. Sonu kötü
biten Peri masalı.
Aslı Perihan ama haspam kendine
Peri dedirtirdi. Matematikçi yoklama alırken ben Peri dediğinde özünü
unutan kendini unutsun Perihan Hanım dediği gün aklıma geldikçe mutlu
oluyorum. Onun içindeki kötülüğü bir tek o kadın görmüştü. Her gördüğünde bir
bahaneyle Perihan diye bağırırdı okul koridorlarında ya da bahçede.
Rahmetli babaannem bu kızın
kafası çalışıyor, iyi bir okula gönderin, hakkımı helal etmem deyince kötüden
hallice bir özel okula kaydım yapıldı. Orta boy zenginlerin çocukları
sosyeteden ayağı kaymış bizim okula düşmüş halleriyle ilk gün okula doluştular.
Yanlarında anneleri, teyzeleri, halaları lise değil de ilkokuldu sanki… Annem
beni Allah zihin açıklığı versin diyerek yollamış, daha da dönüp
bakmamıştı.
Tuhaf okuldu vesselam, müdür ilk
gün, bu 80liler bahtsız çocuklar sınıfları bile dolduramadılar bu sene
diye bize hoş geldin konuşması yapmıştı. Yapmasın mıydı? Darbeyle başlayan
ömrümüze çalınan sınav sorularıyla devam ettik. Ömrümüz haksızlıklarla geçti.
Bahtsız nesil. Avuç içi kadar okulun içinde ancak iki tane lise1 sınıfı
açmışlardı. Dolduramadık değil dolduracak sınıf bulamadık dese yeriydi. Sıkış
tıkış sığındık sınıflara.
Gelelim Peri ve avenelerine. Sınıfın içinde hemen on kişilik bir kız grubu
oluştu. Peri, Tülin, Esma Sakız, Yeliz, Meliha, bendeniz Jeyan, Naciye, Deniz,
Burcu. Tuhaf bir gruptuk. Hep birlikte kantine, tuvalete gidiyorduk. Peri’nin
çişi varsa sen aç bile olsan önce tuvalete gidilirdi ya da istersen altına yap
Peri açsa önce kantine gidilirdi. Nasıl bir geri zekalılıktı bilemiyorum. Peri
ilk benimle samimi oldu, her şeyi ilk önce benimle yapardı. Sonra nasıl ve
neden oldu anlamadım benim yerimi Tülin aldı. İlk zamanlar Sakız’la ne dalga
geçerlerdi. Meğer babaannesi Sakız Adası’nda doğmuş sonrası malum buralara
düşmüş. Peri, ailen adını Damla koysaydı bari dediğinde özü sakızmış
derdi.
İlk sene her şey çok güzeldi. Her
yere beraber giderdik. Okulun popüler kızlarıydık. Ben değildim ama arada
kaynardım. Benim okul dışından platonik bir aşkım vardı. Arada okulun önünden
geçerdi bazen yolumu keserdi ama sevgili olamazdık. Mümkün değil ölüm
fermanıydı benim için. Belki de okuldan birileri flört etmediğim için Peri
benden vaz geçmişti.
Peri ve Tülin en gözde kızlardı.
Esma iyi kızdı ama çirkindi birazcık, Sakız biraz kiloluydu pek ilgi çekmiyordu.
Meliha çok güzel kızdı ama donuktu, soğuk bir güzelliği vardı, korkar ona
yaklaşamazlardı. Naciye Esma’dan daha çirkindi ve pis bir kızdı. Deniz çocuk
gibiydi, lise değil sanki ortaokula yeni geçmiş yaşı küçük öğrenciler gibiydi.
Çirkinliklerine ya da boş hallerine bakmaz şık şıkıdım gelirlerdi okula. Yapılı
saçlar, mini eteklerle. Yakalanmazlarsa hafif makyaj bile yaparlardı. Ben etek
kıvırmaz, saç toplar, gözlük takardım. Yanlarında halayık gibi gezerdim.
Birbirlerinde kalırlardı nasıl
özenirdim. Ben gidemezdim. Belki gündüz oturmaları, o da ders çalışma
bahanesiyle olurdu. Bir gün çok geç saatlere kadar takıldık. Bir defasında tüm
kızlar Esma’nın evinde toplandık, Bir de Tülin’nin iki erkek kuzeni. Çok eğlenmiştik.
Aramız bozulunca o günü anneme anlatmıştı. Çok dayak yemiştim. Erkeklerin
olduğunu neden demedin bana yollamazdım seni diye diye dövdü beni. Benim de
haberim yoktu ki. Çat diye geliverdi çocuklar, meğer Peri çağırmış. İlker Meliha’ya
yanıkmış da söylerse Meliha gelmezmiş.
İlk sene çok güzeldi. Tülin çok
alımlı bir kızdı. Okuldaki çocuklar hatta mahallenin delikanlıları bile Tülin’e
yanıktı. Mektuplar, çiçekler bazen çikolatalar gelirdi. En güzeli
çikolatalardı. Hatta bizim sınıftan birkaç arkadaş bana mektup yazdırmıştı.
Sonra bunu duyanlar gelmeye başladı. Başka çocuklar başka kızlara mektuplarını
bana yazdırır oldu. Gülerdik. Tülin bilirdi neler yazdığımı anlardı ona
yazdıklarımı. Senenin sonuna doğru bir kırılma yaşandı. Tülin sınıftan Sedat’la
sevgili oldu. Kısa sürdü çünkü Onur’da çekici çocuktu ve bir süredir
peşindeydi. Aklını çeldi. Tülin-Sedat ilişkisinin ardına Tülin-Onur beraberliği
başladı. Sedat hazmedemedi. Peri’ye arkadaşlık teklif etti. Peri kabul etti.
Onur’la da uzun sürmedi çünkü üst sınıflardan başka biri Tülin’e âşık oldu. Tülin
onunla sevgili oldu. Bu sefer Onur, Peri ile sevgili oldu. O bitti üst
sınıftaki çocuk Tülin’den ayrıldı. Sonra o çocuk Peri ile sevgili oldu.
Kısacası önce Tülin sonra Peri derken Tülin’in okul dışında bir sevgili
bulmasıyla sona erdi. Bir de bunları takip eden Naciye vardı. Her ayrılıkları
sonrası çocuklara yanaşır birinden biri olsun diye çok uğraşırdı. Bir iki
tanesi Peri ya da Tülin’i yeniden kazanırız diye Naciye ile çıksa da nafile.
Bitenler yeniden başlamıyordu.
Tülin’in okul dışındaki sevgilisi
Önder, zengin, yakışıklı ama saplantılı bir çocuktu. Acayip tutkulu bir ilişkiye
dönüştü. Birbirlerini hakaret ediyor sonra yeniden bir araya geliyorlardı. Önder
Tülin’i dövüyor sonra Tülin Önder’i ölesiye dövüyordu. Tülin’in kıskançlığından
Önder o dönem kaydını bile dondurmuştu. Sokak serserileri gibi okulun kapısında
dolanır Tülin’i beklerdi. Peri istemezdi. En yakın arkadaşı günden güne
tuhaflaşıyordu. Aslında bu konuda hemfikirdik. Hepimiz Peri’nin önderliğinde Tülin’i
kurtarmaya çalışıyorduk.
İkinci sınıftayken bir anda iki
sınıf birbirine girdi. Erkekler kızlar hepsi düşmanlaştı. Kısa bir savaşa
dönüştü. Okul yönetimi iki sınıfı odalardan birini de sınıf yapıp üçe böldü,
sınıfları karıştırdı. Tülin ve ben aynı sınıfa düştük. Peri ve Sakız diğer
sınıfa düştüler. Diğer kızlar aynı sınıftaydı. O dönem Tülin ile çok samimi
olduk. Bu arada Peri de yeniden benimle ayrıca yakınlaşmaya başladı. İlk
günlerdeki gibi aşırı samimi ve mutluyduk. Tülin baskılarından dolayı ondan
uzaklaşmış, Esma ve benimle gezmeye başlamıştı. Peri o dönemde bize çok gelip giderdi. Ailemle
samimi olmuştu. Tülin de gelirdi ama pek denk gelmezlerdi. O dönem tuhaf bir
kopukluk oldu. Ben arada bağlayıcı olmuştum. Tülin, Peri ve diğer kızlar arasında
bir köprü gibiydim. Seviyordum kalabalık ve güzel bir dostluktu.
Aslında Tülin ve Peri hiç
kopmadılar, tuhaf bir dostluk pekiştirme politikası uyguluyorlardı. Buna rağmen
aralarında konuşulmayan bir şey vardı. Tülin onun peşinden aynı çocuklarla
çıkmasını tuhaf buluyordu ama bu onu eğlendiriyordu. Hayatına müdahaleleri ve o
müdahale ettiği şeyleri ardından ben daha iyisini yaparım der gibi aynı olaya
koşarak gitmesi Tülin’i biraz soğutmuştu.
Bu dönemde sadece yakın olduğum Tülin
değildi. Önder’le de sık sık görüşmeye başladık. Önder, Tülin ve ben sürekli
geziyorduk. Aslında Önder Peri’nin gördüğü gibi biri değildi. Yani o dayak
mevzuları hakaretler hepsi Peri’nin uydurmalarıydı. Ya da Tülin Peri’ye öyle anlatıyordu.
Ufak tefek sürtüşmeler vardı ama işkencelere dönmüyordu. Olağan arızalar
yaşanıyordu. İyi bir üçlü olmuştuk. Hatta Önder çok ısrar ediyordu benim de
hayatımda biri olsun diye. Bütün yaşananlar çocukça geliyordu. Aslında ben
hayata çocuk gözüyle bakıyordum. Onlar için gümbür gümbür yaşanıyordu hayatlar.
Bu samimiyet Peri için daha da
zor olmaya başladı. Tülin ile bağımız güçlendi. Bize geldiği bir gün Onur da
gelmişti. Peri ve Tülin’in eski sevgili Onur aile dostumuzun oğluydu, Bekir’i
bahane edip Tülin’i görmek için tüm gün bizimle takıldı. Peri’yi sevmediğini
onun salak olduğunu falan söyledi. Öylesine çıktık işte falan dedi. Seni
yeniden elde etmek içindi diyerek bir sürü saçma sapan şeyler söyledi. Aslında Tülin’e
kur yapıyordu. Ve Tülin gururu okşanmış şekilde o gün çok eğlendi. Haliyle o
eğlence bana da yansımıştı. Tülin, Peri’ye o kadar kızgındı ki Onur’un her
söylediğinden keyif alıyordu. Hatta görünmez bir yeşil ışık bile yakmıştı. Onur
o gün büyük bir mutlulukla eve gitti.
O gece Tülin bana kocaman bir
liste yaptı. Peri’den uzaklaşmak istediğini ve ona yan yana gelince söylemem
gerekenleri sıraladı. Önder’in sürekli benim için seni aradığını tutkuyla bana
bağlı olduğunu söyle en önemlisi buydu. Çünkü tüm düzeni yıkan bu oldu.
O günün ardından bizim muhteşem
ailemizde yaşanan bazı olaylardan ben birkaç gün okula gidemedim. O sırada canım arkadaşlarımla telefonla
konuşuyordum. Son konuşmamızda Tülin, Peri’de kalıyordu. Ben Tülin’in
tembihlediği gibi konuşuyordum Peri’yle. Bir anda konuşmalar değişti. Peri
soğuk ve kızgındı. Tülin benimle konuşmadı. Neler olduğunu anlayamadım. Gece
uyuyamadım. Ertesi gün okula gittiğimde mahkeme kurulmuştu. On tane kız, en
başta Şeyda ve Peri vardı. Hatta sınıfların karışımından oluşan yeni kızlar
bile bu kurula katıldı.
Tülin kızgın bir şekilde sordu. Demek
Önder’den sıkılıyorsun. Belki de beni senin yüzünden dövüyor, dedi. Seni hiç
dövmedi ki diyemedim. Tam bir ruh hastasıydı.
Ardından Peri konuştu. Onur’a bayılmıyorum.
Unutamamışmışım, neler neler demiş hakkımda sen de çok eğlenmişsin. Tülin
sen de eğlendin dememe kalmadı. Tülin parladı, Peri çıldırdı. En tuhafı da o gece
konuşulmayan bir sürü cümle geçiyordu hareket ve haykırışlarda. Tülin, Peri’ye yeni
bir tiyatro kurmuş ve oynamıştı.
Önder Tülin’i dövmüyordu. Aslında
çok güzel bir ilişkileri vardı. Söylediklerimi Tülin kendi söyletmişti, Onur’un
dediklerine benden daha çok eğlendi. İçimden sürekli bunları tekrarlıyordum.
Ağzıma tıkılan kelimelerimdi.
O günden sonra okulda benimle
kimse konuşmadı. On kişiye karşı birdim. Kimse bana inanmazdı. İlkokuldan beri
beraber okuduğum arkadaşlarım bile Peri’den korkusundan benimle konuşmuyordu.
Son senemde sınıfın içinde böcek gibi yaşıyordum. Peri’yi takmayan bir iki kişi
benimle arkadaştı ama ben içinde kaldığım durumu hazmedemiyordum. İki delinin
arasında harcanıp gitmiştim.
Sonra anladım ki aslında her şey
oyundu. Peri ve Tülin gerçeği vardı. Şeytan olan Tülin’di. Ve Ona deli gibi
âşık olan Peri. Kendine bile itiraf edemediği bir aşktı. Yıllarca Peri’ye kızmıştım.
Mesaj gelene kadar gerçeği anlayamamıştım.
Hesabım uzun süre kapalıydı. O
gün bir iki fotoğrafımı koyup hesabı açmıştım. Sürekli beni arıyor olmalıydı. Defalarca
baktım mesaja. Haklıydı hayat bana iyi davranmamıştı. Hesabını inceledim. Tülin
ile takipleşiyorlardı ama birlikte fotoğrafları yoktu. Paylaşımlardan ve
isyanlarından anladığım kadarıyla iki defa evlenip ayrılmıştı. Hatta birinden
şiddet gördüğünü, diğerin de ise aldatıldığını yazmıştı. Üzüldüm. Aslında o da
mükemmel bir hayat yaşamıyordu. Sakız’ın bol bol fotoğrafı vardı. Diğer
kızlarla bile fotoğrafları vardı. Kala kala dalga geçtiği Sakız’a kalmıştı.
Yine de benden bir sıfır öndeydi. Benim arkadaş sahibi olacak bir gücüm yoktu.
Hayatı o kadar çok ortadaydı ki aslında tümüyle mutsuzluk içindeydi. Benim
yaşadıklarımı kimden öğrenmişti bilemiyorum. Ama benim de hayatımın onunki
kadar kötü olması ona haz vermişti. Dışarı çıkabilmek onun için avantajdı. Tüm
fotoğraflarda ve yazılarda görüyordum o da kendi içine hapsolmuştu.
Cevap vermedim. Fakat onun
listesinden Tülin’i ekledim. Uzun süre yazışmadım. Bir gün Tülin annesinin
cenaze ilanını paylaştı. O gün yazıştık. Bir süre devam etti. Geçmişte
yaşadıklarımızı konuşurken yaşananlardan acı çeker gibi değil de eğlenir gibi
yazdım tüm yazılarımı. Bunca yılın ardına Tülin yaptıklarını itiraf etmekte
sakınca görmedi. Ona göre çocukcaydı. Gençlik çocukluk laflarına sığınarak
içimize açtığı yaraların farkına varmadan eğlenerek anlattı. Uzun uzun
yazmıştı. Salak Peri, Aptal Önder, Saf Sakız, Uyuz Esma, Enayi Onur ve Aptal
Jeyan vardı başrolde.
Tüm yazıların ekran görüntüsünü
aldım. Peri’ye geciktirdiğim cevabı yolladım.
Ellerine saglik cok guzel olmus
YanıtlaSilteşekkür ederim füsuncum
YanıtlaSil