Ev Kızı Tefrikası- Nasıl Turşu Oldum? Bölüm: 11 “Karakolda Ayna Var” Zeynep Pınarbaşı

 



 

Işıl “Karakolda ayna var ayna var” bağıra bağıra söylüyordu. Annem bahçeden “Sus Allah’ın belası” diye kükredi.  Bir anda kafasını camdan çıkarıp bahçeye doğru haykırdı.

Abla, Ayna grubu neden dağıldı?

Dağıldı işte, toplanmaz zaten artık Cemil öldü.

Aa yazık keşke cenazesine gitseydik.

La havle çekti annem. Umursamadan tarhana serme işine devam ettik. 

Kaltak sanki haberi olsa gerçekten yataktan kalkıp da gidecekti. Azıcık yardım edeyim   diye bahçeye bile inmiyor.

Kızını hiç tanımıyorsun şekerim, üç beş ünlü görmek için giderdi.

Giderdi, artık biri çıksa da alsa şunu kör topal demeyeceğim vereceğim kaldı başımıza

Zaten kör topal niye diyorsun. Ayağı başı varken verirsin sonradan falan olur.

Dağlara taşlara uçan kuşlara, kundaktaki bebelere ölüm korkusu verecek kadar güçlü bir bakış attı.  Avucundaki tarhanaları mıncıklayarak söylendi. Gözünden çıkan alevlere aldırmadan devam ettim.

Zaten parası olsun yetmez mi? Demiyor muydun biri var görmek istiyor falan. Çok parası var. Meliha’nın yeğeni varmış, zenginmiş. Keriman’ın akrabası varmış hali vakti yerindeymiş. Bilmem kimin oğlu görmüş beğenmiş araba galerisi varmış. Say say bitmez. Bizimkinin neyi var acaba?

Devam edecektim daha, annem elindeki kurumamış tarhana topunu ağzımın ortasına yerleştirmeseydi.

            Şimdi git o ağzındakini ufak tencerede pişir. Akşama onu yiyeceksin.

       Yanına katık olarak ekmek verecek misin Aliye Rona’cığım? Vermeyeceksen bileyim,un falan katayım içine çoğalsın.

Avucundaki tarhanaya kıyamadı, elinin tarhanasını terliğe bulaştırmak istemedi. Ne yapacağını bilmez halde bakındı, dayanamadı kalktı arkamdan tükürdü. O nasıl tükürükse mide öz suyu ağzından çıkmıştı. Terlik gibi tam isabet kafamın ortasına yapıştı ıslaklık.

Benim peşimden bahçeye soluk soluğa Kısa Meral girdi. Soluğunu yuta yuta seslendi.

Işıl’a kısmet var.

Camdan bağırdım. Mesleği neymiş Meral abla?

            Meral ya bu kız elimde kalacak ya ben dertten öleceğim.

            Boş ver anam onu sen beni dinle. Işıl’ı görmüş oğlan çok beğenmiş.

            Nerede görmüş?

Geçenlerde Melike’nin kaynatası Kâmil efendinin mevlidine gittik ya. Ayak işlerini yapan bir oğlan vardı. Mevta’nın torunuymuş.

Aşağıda konuşulan olduğu gibi yukarı geliyordu. Dayanamadım bağırdım.

Kimmiş o, öyle büyük torunu mu varmış onun? Biz hiç görmedik.

Sen ne diye göreceksin ki zaten, valla Jeyan işi gücü bırakır seni bir temiz benzetir öyle inerim aşağı, içimi şişirme.

Delirtme şunu Jeyan, Anlatayım rahat rahat.

Ben buradayım Meral duyuyorum, şuna arka çıkma seni de paralarım.

Meral lafını unutmuş, annem konuyu değiştirmiş ondan bundan konuşmaya başladılar. Bir anda annemin tiz çığlığı duyuldu.

Allah belanı versin Jeyan.  Meral ne anlatıyorsun bacım sen niye geldin buraya?

Abooo! Haklısın deli kız beni de şaşırttı.

Hani yıllar önce bir dedikodu yayıldı ya bu Kamil’in büyük oğlu bir kıza fenalık etmiş diye.

He ya öyle dolandı ama sonra aklandı o herif.

Annem, lafı bırakamazdı. Meral başladı durmazdı. Elinde tarhana, kulağına konan laf kurtarıcım olurdu. Biraz daha delirtmek istedim annemi. Onun örümcek beyninin içinden geçenler gibi lafı çıkardım ağzımdan

            Kız Meral abla günah tohumu muymuş?

Kısa bir sessizlik oldu. Meral abla muhtemelen yine lafını unuttu. Annem kafasında küçük bir kurgu yaptı. Ölçtü, tarttı. Zaten onun için önemli olan babasının puşt olması değil parasının olmasıydı. Yine de dayanamayıp aklı başına gelince bana bir sürü küfür saydırdı. Meral’in aklı başına gelince bana seslendi.

            Öyle deme Jeyan yazık günah, anasının suçu ne?

            Anasının suçu yok ki abla, bence de günah, günahı geçtim ayıp, kime ne onun bunun namusundan da işte ben annemi yormayayım dedim, hızlı düşündüm

Annem dayanamadı, kalktı yerinden. Koşa koşa çıktı yukarı elini falan yıkamadan pata küte girişti ama uzun sürmedi. Meral geldi peşinden. Tamam bacım elini yıka salona geçelim.

Susmanın vakti gelmişti. Biraz daha konuşursam beni babaannemin evine kilitler, sohbete öyle devam ederdi annem. Sessizce çorbamı yaparken dinledim. Ve tabii ki kahveleri de ocağa koymuştum. Salak ışıl hala odada şarkı dinliyordu. Orhan Gencebay’a geçiş yapmıştı. Söylemeden dinliyordu. Kesin içini burkan bir şarkı oldu, ağlıyordu. Onun kısmetini ben dinliyordum. Zaten ömrüm onun yapabildiklerini, yapabileceklerini izleyerek geçiyordu. Umarım bunu beğenirdi ve düğünlerinde kaçardım. Annem salona geçince nefes almadan devam etti Meral.

İşte aslında adam bu kıza fenalık etmiş. Kızı da almamışlar. Bu ölen Kamil de az değildi. Benim oğlanla işi pişiren başkasıyla ne yapmaz demiş.

Ee adam kıza sahip çıkmamış mı?

Çıkar mı, bilmiyor mu kendinden başkasının olmadığını, zaten kız daha on altısındaydı. İlk ben yaptım dese o da ayrı ceza.

Ee?

Dur, ee ee anlatıyoruz işte. Neyse kız hamileymiş üstüne o zaman bunun lafı hiç edilmedi. Kızın babası yoktu hatırlarsan anası, ablası bir de sübyan oğlan. Kıza sahip çıkan olmamış. Anası günah demiş çocuğu aldırmamış. Doğa doğa bu oğlan doğmuş.

Bunca zaman neredeymiş bu oğlan peki?

Dur daha oraya geleceğim. Oğlan doğunca, soyumuz başkasının elinde heder olacak demişler, oğlanı almışlar kızın elinden. Almanya da bir teyzesi varmış kızın, eniştesi gelmiş, bunlardan para almış kızı da götürmüş. Oğlanı da uzak bir akraba kadın büyütmüş.

Şimdi ne diye çıkmış ortaya?

Buna analık eden kadın ölmüş, Kâmil pisliği de öldü. Babası olacak namussuzun içine merhamet doğdu herhalde oğlunu insan içine çıkarıyor.

Kim görmüş de bizim kızı buna beğenmiş peki?

Dur daha ona da geleceğim. Kamil’in başka şehirde bir kızı vardı. Pek gelmez buralara, bu oğlana en çok sahip çıkan o olmuş.

Öf içim şişti Meral vallahi kendimi atacağım aşağıya.

Sus da dinle o zaman kesme lafımı.

Kahvelerle girdim içeri. Zaten kahve falan kalmamış akıllarında. Meral abla uzattıkça uzattı. Benim bile içim şişmişti. Önce onlarınkini verdim sonra kendi kahvemi aldım. Oturdum karşılarına. Annem önce kaş göz etti. Sonra derdini anlatamayınca seslice kovdu beni. Meral’im canım hemen atıldı. Kalsın abla deli meli ama kafası çalışıyor bunun ince işlerde akıl verir bize. Annem içini çekti. Bakındı. Ben de biraz daha acındırdım kendimi. Yeniden derim bir üff çekip, kalsın madem, dedi. Meral’cim aldı sazı eline.

Bunu büyüten akraba bu halanın akranı, bacısı gibi de yakın oğlanın incik cincik neyi varsa hep halaya danışmış, bir nevi beraber büyütmüşler. Aklı erince de oğlana her şeyi anlatmışlar. Tabii anasının nasıl bir namussuz olduğunu de söylemeyi ihmal etmemişler.

Gavurlar. İstemem Meral ben öyle aileyi. Anlatma daha, benim kıza ne yaparlar kim bilir.

Ben de öyle düşündüm ilkten. Bu hala oğlana olanı biteni anlatmış. Ama tabii dememiş babasının puştluğunu, her şeyi Dede olacak Kamil’in üstüne atmışlar. Gariban büyüdü anasını babasını sevsin istemiş. Anasını da bulmuş oğlanı götürmüş yanına. Olacağa bak sen, kadıncağızı derdinden erken yaşta hastalık tutmuş. Öldü ölecekken görmüş oğlunu. Hiç evlenmemiş. Oğlana kalsın diye de mal mülk yapmış. Uzaktan uzağa da oğlanı izlermiş. Neyse ne anası ölmüş. Zibil gibi parayla ev kalmış bu oğlana. Kısacası oğlan suçsuz iyi de çocuk. Büyük hala da iyi.

E madem öyle diyorsun biz nasıl göreceğiz oğlanı ?

Çok içime sinmemişti bu durum. Ama bana laf düşmezdi, konuşamadım. Aklımdaki bin bir soruyu soramadım. Oğlan iyi de babası olacak adam hala hayatta aynı kötülükle yaşıyor. Dede öldü yansın inşallah ama oğlan onca yıl nefretle büyümüş içinde iyilik tomurcuğu yeşermez ki, kadın öldü mal mülk kaldı diye seviniyorsa. Babası mala mülke konarsa, of of aklımda bin bir soru kaldım öylece. Kendi içimde hesaplar yaparken annem seslendi?

            Ne düşünüyorsun yaşlı eşek gibi?

            Bize gelsin halasıyla oğlan.

Sana mı sorduk ne olacağını, aklından geçen hinlikleri sordum ben.

Cevap vermeden kalktım. Odama geçtim. Sonrası umurumda değildi. Babam bunları duyarsa adam iyi mi değil mi demeden Işıl’ı verirdi. Bizim salak kız da umursamazdı, onun aklı sonradan gelir başına. Beyinsiz.

Meral’in gidiş sesine çıktım odadan, el sallayıp çıktı. Ertesi gün haber geldi. Halası ve oğlan geleceklerdi. Oğlan ve Işıl yanlarında bir köşede konuşacaktı. Duruma göre babalara söylenecekti. Ev temizle, hazırlık yap, Işıl hanıma yeni elbise dik komutlarını aldıktan sonra elbisenin bitimine göre eve davet edildiler. Evden çıkamadığım ve kendime diktiklerimi sokaklarda salına salına giyinemediğimden bir elbise de kendime diktim. Odak noktası Işıl olduğu için son ana kadar göremeyeceklerdi. Misafir gelince de çıkart diyemezlerdi. 

Hala Suzan ve damat adayı Selim geldiler. Efendi aklı başında çocuktu. Işıl’a elbise çok yakışmıştı. Bir an önce evden gitsin diye hazırladığım yiyecekleri Işıl yapmış gibi servis ettik. Akılları karışmasın diye ben ortalıkta dolanmadım. Selim ve Işıl konuştular. Anlaştılar. Pek sevdiler birbirlerini.  Annem Işıl’ı tek başına göndermedi. Bana da güvenmediğinden Suzan ve Selim birkaç kez daha geldiler. Bir iki kez benim de sohbet etme imkânım oldu. Sevdik, aklı başında, düzgün biriydi. Ben bile cadılık yapamıyordum.

Gizli saklı buluşmaların artık nihayete ermesi gerekliydi. Diğer halalar ve babaanneye durum aktarıldı. Yine önce kadınlar vardı. Bir posta da onlar geldi. Sonra Meral ile ilginç istekleri geldi. Başta babaanne olmak üzere diğer halalar Işıl’ı çok kapalı görmüşler, üstü başı bol bolmuş, bu kızın bir arızası olabilir bize mini etekli biraz açık kıyafetle hatta mümkünse bikiniyle bir fotoğrafını göstersin demişler. 

Annem kabul etmedi. Hala Suzan aracı olmaya çalıştı. Ben de istemiyorum. Ne olursa olsun Selim sevdi Işıl’ı. Kıymayalım efendim çocuklara, bir orta yol bulalım, dedi. Hamam dendi olmadı. Eve gelsinler dedi olmadı. İnatla o fotoğraf istendi. Kendi içlerinde tartışacaklarmış. Annem de Nuh dedi peygamber demedi. Işıl yataklara düştü, Selim ayrı hastalandı. Ortalığı sakinleştirecek fikir benden geldi.

Fotoşop yapalım.

O neymiş öyle?

Yani Işıl’ın yüzünü alalım onun bedenine uygun bir fotomodelin bedenine yapıştıralım.

Olmaz. Ya sonra orada burada dağıtırlarsa.

Yüzüne bir peçe koyarız Işıl olduğu anlaşılmaz. Zaten onlar memeleri bacakları görünce yüzüne bakmazlar. Sanki kendileri yatacak haspalar.

Olmaz Jeyan ben vermem kızı baban duyarsa öldürür. Zaten hissediyor bir şeyler. Çok uzadı bu iş.

Işıl ağladı, yalvardı. Annem, sen demez misin köprüyü geçene kadar, sonra vallahi Selim de halaları ile konuşmayacak ne olursun, diye zırladı. Kabul gördü, güzel bir vücuda peçeli Işıl’ı yerleştirdik.  Beğenildi. Hatta o kadar çok beğenildi ki Işıl’ın kapanması gerektiğine karar verdiler. Selim’in başı belaya girmemeliymiş. Kızı bunca yıl iyi saklamışız. Bir de Selim çok varlıklıymış, mal avcısı olmadığımızı göstermek için para verecekmişiz. Selim ayrı ağlıyordu Işıl ayrı. Annem olmaz dedi, laf babama gitti. Olay iyice çıkmaza girdi. İstemediğimizi ilettik. Annemle babam bu işe son verdi.

Bir sabah en büyük halaları elinde bir zarfla kapıya geldi. Annem açmadı. Sonra zarfın içinden fotoğrafı çıkardı.  Bence açacaksın, dedi. Annem avazı çıktığı kadar bağırdı.  Kadın gitmedi. Yarın akşam geleceğim. Fikrin değişmemişse bunu çoğaltıp bütün mahalleye dağıtacağım, dedi.  Anneme ateş yapıştı bir yandan koşturuyor bir yandan ağlıyor. Evin içinde bağırıp duruyordu.  Baban bizi öldürecek, baban bizi öldürecek, kız orospu oldu, aklıma sıçayım, aklımdan önce Işıl ben senin aşkına sıçayım diye sürekli haykırdı.

Babamın gelmesine uzun saatler vardı. Hiç yanaşmadım. Ayılıp bayılıyordu. Işıl, Meral’i çağırdı. Dövüne dövüne çözüm bulmaya çalıştılar. Işıl, Selim’i aradı. O tarafta da Selim tarafından ikna çalışmaları başladı. Sonunda benim ortada olmadığım fark edildi. Annem bu seferde bana bağırmaya başladı. Baban duyarsa ölürüz, Jeyan Allah belanı versin, sen açtın başımıza bu işi, diyordu.

Bekir’i aradım. Ablasının gülü ikiletmeden geldi. Olan biteni anlattım. Bekir deli ama çabuk sakinleşir. Ortalığı dağıttı. Önce onları sonra bizi öldüreceğini iddia etti. Bağırdı çağırdı. Annemle Işıl bir daha ayıldı bayıldı. Sonra eline bir tomar fotoğraf verdim. Selim’in halaları, pörsümüş babaannesi ve Selim’in babasının fotoşoplu çıplak fotoğrafları vardı.

Beni iyi dinle Bekir. Sana anlatacağım birincisi adamı ben yaptım diyeceksin. Nasıl olmuş küçücük derken patlattım kahkahayı, Selim de görünce dayanamadı güldü. Annemle uğraşamam. Kadınları da ben yaptım. Babaanneyi özellikle buruş buruş yaptım. İkincisi yarın sabah annemle o tehditkâr halaya sende gideceksin. İçlerinde sadece Suzan hala yok. Ona sakın bulaşma, iyi kadın. Annem de bunlarla o kadını tehdit edecek. Sen de yanında ol ne olur ne olmaz.

Durumu anlatmak için annemlerin yanına geçtiğimizde bilgisayar elden ele dolaştı. Kahkahalar, oh be nidaları yükseldi. Sonra Bekir’in aklına ilk fotoğrafı nerede çıkarttığımız geldi. Yazıcı aldığımızı söyleyince rahatladı. Hepsi ayrı salaktı ben olmasam mahalle fotoğrafçısına bile giderdi bunlar. Ertesi gün annem ve Bekir kadının evine gitti. Yüzünde bin bir çiçek açarak geldi annem. Hemen Meral ve Selim çağırıldı. Annem kahvesini yaptırdı. Sigarasını yaktı bacak bacak üstüne atıp anlatmaya başladı.

Aynı onun gibi dan dan dan vurdum kapıya. Söylene söylene geldi. Açtı. Pis pis güldü. Düğün tarihi almaya mı geldin, diye sordu. Yok dedim bu işi bozmaya geldim. Attım önüne fotoğrafları. Tek tek baktı. Kendi fotoğrafında çaktırmadı ama hafif gülümsedi belli ki bozuk bedeninden daha güzelini koymuşuz ama ne zaman o pörsük anasıyla küçük çüklü abisini, ablalarının hepsini gördü. Ağzı dolandı konuşamadı. Sen bizimkini dağıt ben de bunların hepsini dedim. Başka bir hamle yaparsan vallahi daha beterini yaparım, dedim. Ay o anda ağzımdan çıktı sanki ne yapacaksam ama işe yaradı.

Sonra keyifle yaslandı arkasına bir sigara daha yaktı. Tam devam edecekti Selim girdi lafa.

Suzan halam aradı çok korkmuşlar. Bırakın bu işin peşini Selim’in de başı yanacak demiş. Rahatlasınlar oğlum, kimse bir şey yapmaz artık, dedi

Hepimizin içi rahatlamıştı. Selim biraz buruktu. Gitmem gerek diyerek kalktı. Işıl da çok üzülüyordu. Aliye Rona annem dayanamadı. Kal oğlum, dedi.

Kal, görüşmeye devam edin. Ortalık durulsun biz Suzan hanımla bir yol buluruz. Ama işin bokunu çıkarmayın sakın, diye eklemeyi de unutmadı. Bir kez daha rahatlamış kahkahalar atarken Meral abla girdi lafa

Kız Jeyan bana da öyle bir foto yapsan, belki lazım olur.

Oh koca  Meral oh ne o, azdın mı? Dedi annem

Sus be densiz densiz konuşma, hem belki mahalleden başka karılar da ister Jeyan para kazanır.

Annem para lafını duyunca olmaza olur gibi baktı. Yanında değilmişim gibi bağırarak sordu.

Yapacak mısın kız?

Hasta mısınız siz? Bir iki hile yaptık, geçti gitti. Mahalleye yayılsın, sahtekarlıktan alsınlar, bir de tehdit var işin içinde. Oldu, bitti, unutulsun.

Ayhhh, abovv diyerek dövündü annemle Meral. Daha fazla kalmam benim için kötü şeyler doğuracaktı. Ağır ağır doğrulup kalktım. Kapıdan çıkacakken arkama döndüm.

Sakıncalı işler, sakın kimseye anlatmayın. Hepimizi içeri alırlar, dedim. Bizimkiler bir daha dövündü.

Salondan çıkınca bağırarak şarkı söylemeye başladım. Karakolda ayna var ayna vaaaaağğrr

Annemin terliği ensemdeydi.  




Yorumlar

Yorum Gönder