BULUTUN ÜSTÜNDE, İSTANBUL’U SEYREDİYORUM - Nil Saydan



Tıpkı bir kuşun kanadına oturmuş gibi bir bulutun üstündeyim. Yavaş yavaş süzülüyoruz İstanbul’un üstünde. Perde perde iniyor küçük gri bulutlar Ayasofya’nın üstüne. Kubbenin üstündeyiz, içeriden bir yerlerden Theodora’nın ağlaması duyuluyor. Neden ağlıyor Theodora, bir zamanlar taç giydiği Ayasofya’nın haline mi, perişan İstanbul’un haline mi? Belki de sadece kendi kaderine.  “Yok, yok öyle değil” diyor bulut, haklı bulut, dönemin idarecileri, müzeyi ibadethaneye çevirdiler, artık geleni gideni bol, imparatorluk kapısı çoktan tahrip oldu bile.  


Galata kulesinin oradan Mahkeme lokantasının üzerine gelip duruyoruz. Hava güzel, masalar dışarda, tıklım tıklım dolu lokanta. Kasıntı idareciler, rant yiyiciler, müteahhitler, mimarlar, para babaları yiyor, içiyor, gevrek gevrek gülerek, kasıla kasıla... Sadece bu zenginlere mi peşkeş çekildi bu şehir? Yıllar yıllar önce çiftini çubuğunu bırakıp kandırılan gariban köylülere de. Olsun geldiler onların da hakkı şehirde yaşamak, ama keşke sahip çıksalardı, taşını, toprağını bozmadan, ağaçları kesmeden, çarpık binalar yapmadan, sahip çıksalardı. Çıkmadılar. Tahribatların üstünde yaşamaya devam ettiler.

Bulut anlıyor üzüntümü, hüznümü adeta teselli edercesine hızlanıyor. İkimizde dayanamıyoruz bu katledilmiş güzel şehre. Boğazın üstünden Çengelköy’e doğru yol alıyoruz. Nihayet ağaçlıklı bir yerler görünüyor uzaktan. Bakir kalmış çocukluğumun kırlarından biri mi? Seviniyorum ama nafile, buraya da lüks bir site oturtmuşlar, hevesim kursağımda kalıyor. Hayal kırıklıklarımızla, sitenin bahçesinde bir kiraz ağacının üstüne çöküyoruz.

 

 

Nil SAYDAN

Yorumlar

  1. Kalemine sağlık Nil ne güzel anlatmışsın

    YanıtlaSil
  2. Eline sağlık Nil bu da İstanbul'un hayal kırıklıkları. Hala da seviyoruz.

    YanıtlaSil
  3. Nilcim çokkk güzel olmuş ellerine sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder