Cam kenarında bekliyorum. Bugün
de geçecek mi? Yenilerde açılan benim görmeye hiç vâkıf olamadığım polikliniğe
gelen doktormuş. Pratisyen hekimmiş diyor Kısa Meral, gece nöbetlere
kalıyormuş. Uzmanlığını ele almadan kızlardan birini baş göz etmeli bununla güzel
çocuk diye ekliyor. Kadın doğuştan çöpçatan, bekar kimi görse parmağına yüzüğü
takmadan rahat nefes alamıyor.
Nöbet çıkışına denk geliyorum, bitkin geçiyor sokaktan. Onu ilk gördüğümde benim gibi hayata
küsmüş bezgin biri diye düşünmüştüm. Meğer gecenin yorgunluğuyla geçiyormuş.
Haftalar sonra göz göze geldik. Beni fark etti mi bilmiyorum. Kısa Meral’den
doktor olduğunu öğrenince onu görmenin yollarını aradım hep. Her ne kadar
hapsolsam da doktora götürülebiliyordum. Tek çare gece acile gidecek kadar kötü
olmam gerekliydi. Yüzlerce hastanın içinde beni bir kez görmekle ne kadar
aklına kazıyabilirdi bilmiyorum ama en azından ben onu daha yakından
görebilecektim.
Bir süre hastalanmayı bekledim.
Ne şekilde numara yapabileceğimi bilmiyordum. Geçmiş günlerde numara yapma
hakkımı kullanmıştım. Artık bizimkiler de bu konuda uzmanlaşmıştı. Belki durumu
Meral ablaya anlatsam bana yardımcı olabilirdi. Ama onun da ruhunda sonu
evliliğe varan organizasyonlar yüklü olduğundan direk olayı isteme evresine
getireceği için söylemekten korkuyordum. Beni istemesi büyük bir hayal
kırıklığı olabilirdi. Onu görme, görünce heyecanlanma, hayal kurma özgürlüğüm
elimden alınsın istemiyordum.
Bir süre bu durumu unutmak
istedim. Sabahları onun geçişini perde arkasından izledim. Belki balkona
çıksaydım ya da camdan bir şeyler silkeliyor gibi yapsaydım bir süre sonra
dikkatini çekebilirdim. Peki bu bakışmalar nereye kadar sürecekti? Gizli saklı
izlemeye devam ettim. Kısa Meral doktor beyin ağzını yoklamış, uzmanlığını
almadan evlenmek istemediğini öğrenmişti. Ya o arada âşık olursa? Ben
aklımdan geçirirken Işıl dilinden döküverdi. Belli ki onun da ilgisini
çekmişti. Gözü mühürlenmiş onun
kimseye baktığı yok, dedi Meral çoktan oğlanı göz hapsine almıştı.
Mühürlüyse bakışları ben de içim
rahat aklımın köşesinde tutabilirdim. Belki bir gün ben özgür olurdum onun da
mührü düşüverirdi. Aklımdan çıkarmak için kendimi dikişe verdim. Bahara
girmiştik, insanlar sokaklara dökülmüş güneşin ve özgürlüğün tadını
çıkarıyordu. Düğünü yaklaşan genç kızlarda son kalan çeyiz parçalarının
telaşına düşmüştü. Doktorumun yolunu gözlerken içime bir sıkıntı düştü,
geçmeyecek diye düşündüm. Geçti ama yanında gülüp eğlendiği arkadaşlarıyla.
Gülerken de çok güzeldi. Ağız dolusu gülüşü acaba yanındaki kızlardan biri için
miydi? Bir kız bir oğlan el ele tutuşmuş giderken diğer kızların akıbeti belli
değildi. Sabahları yorgun mahzun giden adam gitti; gülen, dünyadan tüm
güzellikleri almış bir adam geçmeye başladı. Kesin âşık olmuştu. Tüm umutlarım
suya düştü. Gündüz ev işlerine, kalan tüm vakitlerde kendimi çeyiz dikişlerine
verdim. Her parçaya biraz daha sinirle yükleniyor benim olmadığı için
kızgınlıkla dikişleri çekiyordum. Hızla bitiyorlardı. Bunları da bitirince
çeyiz işi almayacaktım. Her dikiş yalnızlığıma atılan düğüm oluyordu.
Yorgunluk ve uykusuzluğa
dayanamayan bedenim bir akşam iflas etti. Elimde çay tepsisi salona yığıldım.
Kafamı sehpaya vururken kırılan cam bardaklar küçük kesikler hatıra bıraktı.
Acile gitmenin vakti gelmişti. Gözlerimi açtığımda kıvırcık saçlım bana
bakıyordu. Sonsuza kadar bakışabilirdik. Hatta oradan çıkıp bir sahil kenarında
geçmişimizi unutup yarına varacak birlikteliğimizi konuşabilirdik. Ya da
güneşin altında susabilirdik. Denize bakarken ruhumuzu konuşturur bedenlerimizi
dinlendirir. Uzun bir ömür için yeminler edebilirdik. Ama bakışmaların sonunda
kısacak konuştuk.
Nasılsınız
Jeyan Hanım?
Bilmem.
Sabaha kadar hastanede
kalacaktım. Belki konuşmak için bir fırsatım olurdu. Olmadı. Annemin
umursamazlığı, babamın neredeyse hasta olduğum için beni dövecek kadar sinirli
olması. Kardeşimin sırf doktoru görmek için bir ton makyajla yanımda numara
yapması adamın dikkatini çekmiş olacak ki Sizi birkaç hafta takip etmem gerekli,
dedi. Acil doktorları neden takip edecekti ki? Uzmanına yollar başından
savardı. Neyse ki bizimkilerin aklından bu sorular geçmemiş olacak ki babam
sinirle, tamam, dedi. Bir hafta sonra neden çağırıldığımı anladım. Ailemden
şüphelenmişti. Onların bana kötü davrandığını düşünmüş eğer yardım istersem polisi
haberdar edebileceğini söylemişti. Bu kadar mı kötü ve aciz görünmüştüm gözüne.
Dışardan insanlar benim zavallılığımı anlayabiliyordu demek ki. Halbuki hayata
tutunmak için çok çabalıyordum. Kitaplar, dikiş, filmler hatta bazen gizli
gizli bile olsa online konuştuğum birkaç arkadaşım olmuştu. Dünyam bina ve
bahçenin içi kadardı ama aslında içinde bambaşka bir gezegen saklıydı. O güne
kadar öyle olduğunu sanıyordum. Küçük Prens’in yılanına ihtiyacım varmış meğer.
Kimse acıdığı birine âşık olmazdı. Dik durdum ve hayır, dedim. Ailem iyidir.
Haftaya yeniden gel, dedi. Bu birkaç hafta sürdü. Artık yaşamak istemiyordum.
Her gidişim biraz daha acizlik sergiliyordu. Gitmezsem polise söyler mi diye
korkuyordum. Sonunda pes etti. Bana e-posta adresini verdi. Arada yazıp durum
bildirmemi istedi. Yazmayacaktım. İyiyim doktor bey gerek yok. Ailem de iyidir
beni sever diyerek kestirip attım. Çok sinirliydim. Artık benim için bir umut
değil kızgınlıktı o.
Birkaç gün sonra onu yine gördüm.
Tek başına hüzünlü adam olarak geçti kapımızdan. Ona gerçek Jeyan’ı göstermem
gerekti. Başka bir isimle onu Msn’e ekledim. Cevap vermesi, benimle sohbete
başlaması biraz zaman aldı. Bir sene boyunca konuştuk. Fotoğrafımı istese de
inatla yollamadım. Buna rağmen benimle evlilik hayalleri kuruyordu. Aslında kendi
dünyasında onun da yalnız olduğunu o yazışmalarda anladım. Çaresizlik içinde
büyümüş, kendinden daha çaresiz birinin yanında daha güçlü olacağını hissederek
bana sarılmıştı. Bu düşüncelerle bir de sanal aşkın evliliği nereye gider sonu
ne olabilir. Beni evlendirmezler, ben hapis bir insanım, aslında tam da senin
acıdığın gibiydim, diyemiyordum. Düşüncesi bile umut oluyordu. Daha fazla
uzatmadan ona gerçeği açıkladım. Bana hiç kızmadı. Küsmedi. Alınmadı sanki
biliyor gibi kabul etti. Benimle kaçmak için planlar bile yaptı.
Ben evden kaçamadım. Onun
inancına ortak olamadım. Sadece hayallerimle yaşıyorum. Belki bedenim de ruhum
gibi özgürlüğüne kavuşursa bir gün yeniden biz olabiliriz. Şimdi sadece
hayallerimde.
Kaçsınlar bence bir an önce... :))))))))))))
YanıtlaSilbir gün cesareti olacak:)
SilAşk nelere kâdir değil mi? 😃🙃👏👏👏
YanıtlaSilEvet, savunmasız güzel bir duyguya ihtiyacı vardı 😁
SilÇok tatlı yazmışsın Zeynepciğim. Siz de çok tatlısınız.
YanıtlaSilteşekkür ederim sevgi ablacım :)
Sil