Titrek Öykü - Alev Ramiz

 


 

Zor şartlar altında kalmayı üstesinden gelinebilir bir durum, bir tecrübe yazar kaynaklar. Tecrübe etmek ise dalgaların kıyıya bırakıp tekrar aldıklarıdır. Eğer kıyı sizseniz gelen de sizdendir giden de. Yaşam dalgalardır göreceli dokunuşlarda. Göreceli olması yaşattığı zorluk katsayısı ile anlatılabilir. Halen öyle bir katsayı yoksa hemen konmalı. Hatta büyüklüğü ile etkisinin bölümünden bile çıkarılabilir. Söylemesi benden, pek matematikten anlamam ama...

Söz gelimi ayakların buz kesse ki bu tam olarak dün yaşadıklarımdır, beyinden gelen sinyalleri uygulamaya muktedir midir ayaklar? Bir adım sonrasının gelip gelmeyeceğinden emin olamazken çıplak ayaklı sokak çocuklarını düşünürsün. Onlar alışık, bir şey olmaz denilen şey ilkel idimize yakışır yalnızca. Başımıza gelmeyeceğini düşünmek ise super egonun dayatmasıdır. Onlar bir örnektir , toplum dışıdır. Topluma girersen ayakların yere sağlam basar, üşümezsin.

Bu toplum baskısı öyle bir hale gelir ki sürüden ayrılanı kurtlar kapar misali seni suçlu ilan eder. Ukrayna’da sokağa atılmış, otellerin kabul etmediği, çalışmak ya da okumak için gitmiş cesur kızlarımıza gelen yorumları okumak beni hayrete düşürdü.

-Ne işiniz vardı da oraya gittiniz, toprağından ayrılırsan olacağın budur!

Adımlarımı atıp atmadığımdan bile emin olmadığım dün gecede aslında tek bir gerçek her şeyin üstündeydi onlar için, bunu anladım:

Onlar üşüdü.

Evet onlar üşüdü ve üşümek çok zor. Üstelik kader değil, durumsal ama üstesinden gelinemez. Islak ıslak bakarsın sağına soluna. Soğuk iliklerine işlerken övünülesi  ipekten ince tenin yerine kalın derili olmayı istersin. Kalın derili olmak  mecazi de olsa hiç bir zaman bir küfür değildir ayrıca toplumsal bir kabul görmüşlüğü vardır. İşlevselliği üşüten ortamlarda bir nebze hafifletici olabilir.

Hüzünlü gecelerin yüreğini yakan, içini ısıtan şarkıları burada işe yaramaz. Oportünist olmak işleri daha da zorlaştırır.

-Canım sabaha ne kaldı, güneş şimdi doğar.

-Hadi sıkmayalım canımızı, neşelenin biraz. Soğukla ilgili fıkra bileniniz var mı? Benim aklıma bir tane geldi. Temel bir fıkra anlatmış, her yer buz kesmiş, kimse gülememiş. Niye gülmediniz?!

-Dudakların donsa da dilin donmadı ya. Islatırsın dilinin sıcağıyla , çözülür.

Aklıma  üst akillerin! uydurma söylemleri geliyor. Ucuz mazot kuyruğu var diye sevinin, demek ki alınabiliyor. Asıl tehlike kuyruğu kaybetmekte. Dil- kuyruk benzetmeleri zihnimde küçük çapta kaos yaratıyor.

Ukrayna’daki gençler için tek önerim ,o gece ve belki de diğer geceler için tekin bir kuytuya sığınmaları, üzerlerine boca edilmiş bir valiz ve sokak köpeklerinin tüylerine yumulmaları.  İzin verirlerse tabii. Onlar da üşüyordu değil mi? Hiç düşünmedik, kuytulardan bile kovalarken...

 

 

Yorumlar

  1. Çok güzel olmuş...Kalemine sağlık...

    YanıtlaSil
  2. kimse üşümesin, kimse acı çekmesin , bunu ne zaman gerçekleştiririz bilemiyorum, umarım bir gün , kalemine sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder