ÜST MAKAMA TALEPNAME
İsminizi tekrar söyler misiniz beyefendi? Muktedir mi dediniz? Afedersiniz isim olarak ilk defa duyuyorum da yanlış mı anladım acaba dedim. Dilekçe mi yazdıracaksınız? Tamam yazarız da mesai saatleri bitti. Bu saatde kime teslim edeceksiniz? Yok canım elbette yazarım. Hava oldukça soğuk. Parmaklarımın ucu dondu, hissizleşti. Azıcık çay ocağına kaçtıydım. Arkadaşlar erkenden evlerine gitmiş. Şansınıza kahveciyle muhabbete takılmasaydım, ben de çoktan giderdim. Cemreler düştü sizce de fazla soğuk değil mi? Allah kahretmesin kağıtların torbası su almış. Üstekiler hep ıslak. Saçak altındayız buna rağmen kamçı gibi vuruyor yağmur. Küçük de olsa kapalı bir yer ayrılsa arzuhalcilere. Sonuçda amme hizmeti veriyoruz. Bizim gibi üslup bilen arzuhalciler olmasa vatandaş derdini nasıl anlatacak? Olmadı git, gel, gene gel işler uzar gider.
Yok yok gitmeyin açılmamış bir paketim daha var. Tamamdır kağıdı taktım. Şemsiyeyi daktilonun üzerine açalım Dilekçe heba olmasın. Efendim? Nerdeee Muktedir beycigim bizde ipek kağıt. Selüloz hepsi. Dilekçe önemli bir makama galiba.
Yok yok gitmeyin açılmamış bir paketim daha var. Tamamdır kağıdı taktım. Şemsiyeyi daktilonun üzerine açalım Dilekçe heba olmasın. Efendim? Nerdeee Muktedir beycigim bizde ipek kağıt. Selüloz hepsi. Dilekçe önemli bir makama galiba.
Şimdi anlatın bakalım sizin hikayeniz ne? Şey yani dilekçeyi hangi makama verecektiniz, talebiniz ne? Yorgun görünüyorsunuz. Şurada dipte kuru kalmış bir tabure var. Buyrun oturun. Efendim ne dediniz? Büyük kaos hakkında mı? Evet evet konuyu sormuştum. Kaos diyorsunuz!...
Makam? Üst makam ama adını vermiyorsunuz. Demek insanların imdat demeden baş vurmadığı en üst makam. Bir mertebe aklıma geliyor ama daha önce oraya dilekçe yazdıran hiç kimse olmamıştı. La havle ve la kuvvete billahil aliyyil azim bu ayazda benimle maytap mı geçiyorsunuz beyefendi? Üstünüz başınız da kallavi . Tamam tamam sakinim. Yani isteğinizde ciddiysiniz.. Bu para çok degil mi Muktedir beycigim? Hayat gittikçe zorlaşıyor karda kışta beklenir mi şu adliye köşelerinde. Emekli maaşı iki boğaza yetmiyor. Zamanında başımızı sokacak bir dam edinememişiz. Devlet dairesinde müdür yardımcılığından emekliyim. Gel gör kaldırım taşı olduk şimdi burada. Çok şükür ağzımız laf yapıyor, kendimize iş uydurduk.
Haydi daha fazla ıslanıp üşümeden girişelim işe. Siz söyleyin yazayım.
" Sayın Arş-ı Âla
İş bu dilekçeyi ismimi değiştirmek isteği ile tarafınıza sunuyorum. Gerekçelerini de aşağıda bir bir arz edeceğim.
Anlamı başarmaya gücü yeten olsa da son zamanlarda güç geçiren şeklinde algılanmaktadır.
İnsanlar ile daha yakın olmak isterken ismimi duyanların ürperdiğini görüyorum hoşuma gitmiyor.
Her gelen yeni nesle adımı yeniden hece hece öğretmem gerekiyor, usandım.
İnsanlık tüm siren sesleri için bana kızıyor. Onlar kızdıkça ben daha çok bağırıyorum. Oysa ben tanklarımla ilerlerken başka başka coğrafyalarda kafalarını kuma gömüp sessiz kalmışlardı. Tüm dünyayı aynı güneşin aydınlattığını bilmeleri gerekiyordu. Filozoflar tekrar tekrar hatırlattı. Unutuyorlar. Neredeyse ben uykularına fısıldayacağım. Aymazlıkları hiddetimi arttırıyor.
Makamınızdan da bileceğiniz üzere yukarı çıktıkça bir ıssızlık dönüyor etrafınızda. Yalnızlık hadsiz kalabalıkların gürültüsü ile şişman bir egoya dönüşüyor. Malum ölümlü insanların sonsuz zaafları var. Kimse anlamak istemese de itiraf ediyorum. Zayıfım.
Bu minval üzere adım Muktedir olsa da insanların çıkar düzenlerinde yarattığı bir oyuncağım.
İsmimi degistirerek bu gereksiz efsundan kurtulma dileğindeyim.
Kabahatlerim boyumu aştı biliyorum.
Ancak huzur bulamayan halkın benim çekip gitmemle kurtulacağına inancım yok.
Niye derseniz? İnsanların ufak çıkarlara geleceklerini kolayca feda etmeleri, tembellikleri, uzaktaki savaşları sahipsiz koymaları.
Oldum bittim bir güç sahibinin gölgesini arzu eder insanlar. Yoksa boşluk denizinde kaybolacaklarına dair gereksiz bir inançları vardır. Bu inançla olmadık kişilerin peşine takılıp sürüklenirler. Ben de onlardan birine dönüştüğümü görüyor ve kendi gücümden korkuyorum. Mahşer günü dahi bu isimle anılmak istemiyorum. Bu egodan kurtulabilmek için Muktedir olan ismimin Hürriyet olarak değiştirilmesini arz ediyorum.
Muktedir Uzun "
Muktedir bey; dilekçeniz kabul edilinceye kadar böyle hitap edeceğim, tarih ne yazalım? Nasıl ulaştırmayı düşünüyorsunuz? Elden mi vereceksiniz ? Hem de bu gece....! Bakın ne diyeceğim. Yağmur dindi. Karnınız aç mı ? Alt sokakta küçük bir meyhane var. Diyorum oraya gidip beraber karnımızı doyursak. Siz alkol almayın cancağızım. İki sohbet ederiz anladığım kadarı uzun bir yola çıkacaksıniz . Hele bir soluklanın da öyle gidersiniz. Bir rubai vardı şairini hatırlayamadım. Şöyle diyor :
Gitmek emrivaki olmasaydı şu dağdan denizden
Dil söyleyebilir miydi ayrılırım ciğerpareden
Yaşamak hem efsunlu hem arzulu
Gel demeden muktedir, gidilir mi kendinden ?
Haydi daha fazla ıslanıp üşümeden girişelim işe. Siz söyleyin yazayım.
" Sayın Arş-ı Âla
İş bu dilekçeyi ismimi değiştirmek isteği ile tarafınıza sunuyorum. Gerekçelerini de aşağıda bir bir arz edeceğim.
Anlamı başarmaya gücü yeten olsa da son zamanlarda güç geçiren şeklinde algılanmaktadır.
İnsanlar ile daha yakın olmak isterken ismimi duyanların ürperdiğini görüyorum hoşuma gitmiyor.
Her gelen yeni nesle adımı yeniden hece hece öğretmem gerekiyor, usandım.
İnsanlık tüm siren sesleri için bana kızıyor. Onlar kızdıkça ben daha çok bağırıyorum. Oysa ben tanklarımla ilerlerken başka başka coğrafyalarda kafalarını kuma gömüp sessiz kalmışlardı. Tüm dünyayı aynı güneşin aydınlattığını bilmeleri gerekiyordu. Filozoflar tekrar tekrar hatırlattı. Unutuyorlar. Neredeyse ben uykularına fısıldayacağım. Aymazlıkları hiddetimi arttırıyor.
Makamınızdan da bileceğiniz üzere yukarı çıktıkça bir ıssızlık dönüyor etrafınızda. Yalnızlık hadsiz kalabalıkların gürültüsü ile şişman bir egoya dönüşüyor. Malum ölümlü insanların sonsuz zaafları var. Kimse anlamak istemese de itiraf ediyorum. Zayıfım.
Bu minval üzere adım Muktedir olsa da insanların çıkar düzenlerinde yarattığı bir oyuncağım.
İsmimi degistirerek bu gereksiz efsundan kurtulma dileğindeyim.
Kabahatlerim boyumu aştı biliyorum.
Ancak huzur bulamayan halkın benim çekip gitmemle kurtulacağına inancım yok.
Niye derseniz? İnsanların ufak çıkarlara geleceklerini kolayca feda etmeleri, tembellikleri, uzaktaki savaşları sahipsiz koymaları.
Oldum bittim bir güç sahibinin gölgesini arzu eder insanlar. Yoksa boşluk denizinde kaybolacaklarına dair gereksiz bir inançları vardır. Bu inançla olmadık kişilerin peşine takılıp sürüklenirler. Ben de onlardan birine dönüştüğümü görüyor ve kendi gücümden korkuyorum. Mahşer günü dahi bu isimle anılmak istemiyorum. Bu egodan kurtulabilmek için Muktedir olan ismimin Hürriyet olarak değiştirilmesini arz ediyorum.
Muktedir Uzun "
Muktedir bey; dilekçeniz kabul edilinceye kadar böyle hitap edeceğim, tarih ne yazalım? Nasıl ulaştırmayı düşünüyorsunuz? Elden mi vereceksiniz ? Hem de bu gece....! Bakın ne diyeceğim. Yağmur dindi. Karnınız aç mı ? Alt sokakta küçük bir meyhane var. Diyorum oraya gidip beraber karnımızı doyursak. Siz alkol almayın cancağızım. İki sohbet ederiz anladığım kadarı uzun bir yola çıkacaksıniz . Hele bir soluklanın da öyle gidersiniz. Bir rubai vardı şairini hatırlayamadım. Şöyle diyor :
Gitmek emrivaki olmasaydı şu dağdan denizden
Dil söyleyebilir miydi ayrılırım ciğerpareden
Yaşamak hem efsunlu hem arzulu
Gel demeden muktedir, gidilir mi kendinden ?
Hangi birini diyeyim ''Gel demeden muktedir, gidilir mi kendiliğinden''
YanıtlaSil''Muktedir olan ismimi Hürriyet ile değiştirmek istiyorum''
Yukarı çıktıkça bir ıssızlık dönüyor etrafinda''
''Oysa ben tanklarımla ilerlerken başka başka coğrafyalarda kafalarını kuma gömüp sessiz kalmışlardı'''
Çokk güzel benim en sevdiğim tarz, binbir filozofik fikir var içinde ellerine sağlık
Teşekkür ederim Füsun . Muktedir ne kadar sorumluysa mulayim de o kadar sorunlu
SilKesinlikle haklısın...
Sil