Aşağıda George Orwell’in ilk romanı
‘’Paris ve Londra’da 5 Parasız’’ kitabından bahsetmek istiyorum.
Bu kitapta da Orwell, bütün eserlerinde
olduğu gibi net, yalın ve açık bir anlatımla toplumsal sömürü ve kapitalizme
karşı duruyor. Sistemin insanı maddi ve manevi olarak ne kadar derinden
mahvedebildiğini son derece sade ve bir o kadar da etkileyici biçimde
anlatıyor.
George
Orwell Hayatı
Öğrenim hayatında burslu olarak Eaton
kolejinde okudu. Daha sonra maddi imkanlarının yetersizliği nedeniyle
üniversite öğrenimine devam edemedi. Öğrenimi yarım kalınca İngiliz sömürgesi olan Burma bölgesinde bir
süre kolluk kuvveti olarak görev yaptı. Kolluk kuvveti iken gözlerinin önünde
gerçekleşen acımasız olayların çokluğu ve derinliği karşısında emperyalizmden
tam anlamıyla nefret etti. Daha sonra Burma’daki görevinden istifa ederek Avrupa’ya
döndü.
Dönüş sürecinde önce Paris’te, daha
sonra ise anavatanı Londra’da yaşadı. Bu dönem henüz eserleri yayınlanmaya
başlamadığı için oldukça parasız bir yaşam sürdü. 1930 Yılında ‘’Paris ve
Londra’da 5 Parasız’’ adlı eserini yazdı. Gerçek adı Eric Arthur Blair olmasına karşın kitabını George Orwell takma adıyla piyasaya sürdü. Fakat hiçbir yayınevi kitabını
basmayı kabul etmedi.
Eserde 1. Dünya
savaşı sonrası Avrupa’sında gerek toplumda yaşananlar,
gerekse savaş sonrası ekonomik bunalımın sosyolojik yapıya etkisini son derece ustalıklı bir şekilde anlatılıyor.
Başlangıçta eserin yalnızca Paris
kısmı yazılmıştı. Daha sonra yazar Londra bölümünü de ekledi. Eserini çeşitli
yayınevlerine yolladıktan sonra nihayet 1933 yılında kitabını bastırabildi.
Kitap yayınlanır yayınlanmaz, başarı kazandı. Bu tarihten sonra Orwell
yazdıklarının basılması konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadı.
İlk romanının yayınlanması ile
birlikte, para sıkıntısı da yaşamından kalkmış oldu. Fakat daha önceki yıllarda
geçirdiği zor koşullar nedeniyle akciğerlerinde oluşan rahatsızlığın önüne
geçilemedi. 21 Ocak 1950’de ölmek için henüz genç sayılabilecek bir yaşta (46
yaşında) Londra’da bir hastanede yaşamını kaybetti.
Öldüğü zaman geride 10 kitap ve
sayısız makale bıraktı.
Paris
ve Londra’da 5 Parasız Kitap Özeti Ve Yorum
‘’Paris ve Londra’da 5 Parasız ‘’eseri
Orwell’in ilk romanı olma özelliğini taşır. Bu romanın bir anı kitabı olup
olmadığı hakkındaki tartışmalar, bugün bile tamamen sonuçlanmış sayılmaz.
Kitapta yazılanların gerçek anıları olup olmadığı kendisine sorulduğunda,
Orwell olayların oluş sırasını değiştirse de, gerçeklere sadık kalarak
yazdığını ifade etti.
Eserde sokaklarda yaşayan, kelimenin tam anlamıyla 5 parasız insanların yaşam mücadelesi anlatılıyor. Roman üst sınıfa ve üst sınıfa yakın orta sınıfa hitap ediyor. Amaç bu sınıfların dikkatini, evsiz ve parasız insanların yaşam koşullarına çekmektir.
Kahramanımız Avrupa’ya dönüş yaparken
önce Paris’e geliyor. Burada İngilizce dersleri vererek para kazanırken,
öğrencilerinin dersleri bırakmasıyla beraber tamamen parasız kalıyor ve yaşamak
için iş aramaya başlıyor. Savaş sonrası Avrupa koşullarında ancak bulaşıkçı
olarak iş bulabiliyor. Bu tip işlerde çalışan insanların nasıl bir sömürüye
maruz kaldıklarını son derece açık ve etkileyici bir dille anlatıyor. İnsanların
yaşadıkları fakirlik kısır döngüsünden çıkmalarının mümkün olmadığını ‘’Grev
yapmaları, haklarını aramaları gerekiyordu ama bunu düşünecek güçleri
kalmıyordu’’ diyerek anlatıyor. Orwell bir bulaşıkçının gözünden, Avrupa’nın en
önemli 2 başkentinin sosyolojik incelemesini yapıyor.
Paris’te bu koşullar altında yaşamaya
çalışırken, Londra’da yaşayan eski bir arkadaşından zihinsel engelli bir
çocuğun bakımını üstlenmeyi kabul ederse, düzenli bir işi olacağı müjdesini
alıyor. Hemen Paris’ten ayrılarak Londra’ya geçiyor. Fakat Londra’da çocuğun ve
ailesinin tatile çıktığını bu nedenle kendisinin ancak onlar tatilden dönünce
işe başlayabileceğini öğreniyor. Böylece yine 5 parasız fakat bu sefer Londra
sokaklarında yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
Kitapta yazarın Paris’te kötü
koşullarda da olsa biraz para kazanma ihtimali olmasına karşılık, aynı
şartlarda Londra’da yaşadığında bu imkanın da olmadığı görülüyor. Londra’da devlet
organizasyonu ile o da çok kötü koşullarda olmak üzere kalacak yer (!) ve
yiyecek verilen bu insanlara çalışma imkanı verilmediği için yokluğa ve
sefalete terk edildikleri anlatılıyor. Evsizlere düzenli bir iş dolayısıyla bir
yaşam sağlanmamasına rağmen, bedava yemek verildiği için onlardan minnet beklenmesinin,
ne derece acımasız olduğu da net bir şekilde vurgulanıyor.
En son olarak romanda aslında bütün
evsizlerin bir zamanlar iş güç sahibi olduğu fakat sonradan işleri
bozulduğu için bu duruma düştükleri vurgulanırken,’’ Günün birinde 5 parasız
kalırsanız sizi bekleyen Dünya bu’’ deniyor.
Kitapta ne kadar sefil olsa da
eğitimli ve onurlu insanların biraz daha farklı yaşadığı, özellikle eğitimli
insanların kafalarının içinde de olsa kendilerine ait bir Dünya görüşü
geliştirebildikleri için diğerlerinden daha özgür ve koşullara nispeten daha
dirençli oldukları da önemli bir tespit
olarak görülüyor.
Son bölümde bu insanların avareliğe harcadıkları enerjinin onlara istihdam
yaratılarak, hem toplumun yararına hem de onların yararına bir sistem
oluşturulabileceği anlatılıyor. Böylece insanların açlıktan bile daha
hırpalayıcı olan onursuzluktan da kurtulabileceğinden bahsediliyor.
George
Orwel’den Alıntılar
· ‘’Düşünün ki 12 saat üzeri bir çalışma sistemi
ile karşı karşıyasınız ve bu duruma isyan edemiyorsunuz. Neden? Çünkü isyan
ettiğiniz takdirde sizi kapının önüne koyacaklardır. Hemen sizin ardınızdan o
yerde çalışmak için insanlar hiç tereddütsüz birbirlerini öldürecek bir gözü
dönmüşlüğe de sahiptirler. Şartlar kötü olur da insanlar iyi olur mu? Tabii ki
de olmaz. Ezilen sınıfın içinde de bir ‘’homo homini lupus’’ söz konusudur. İnsanlar hayatta kalabilmek
için sizlerin akıllarınızı çelecek türlü türlü oyunlar sergilemekten geri
kalmayacaktır.’’
- Savaş kazanmak amacıyla yapılmaz, aksine savaşın sürekli olması istenir…
Toplumdaki hiyerarşinin sürmesi ancak yoksulluk ve cehalet temeli üzerinde sağlanabilir. Savaş başlatma çabası her zaman için, asıl olarak, toplumu açlığın eşiğinde tutmak için planlanır. Savaş egemen grup tarafından kendi vatandaşlarına karşı yürütülür ve bu savaşın amacı zafer kazanmak değildir… Aksine toplumun mevcut yapısını sağlam tutmaktır.
- İyi yazamıyorsan iyi düşünemezsin, iyi düşünemiyorsan başkaları senin yerine düşünür.
- En iyi kitaplar bize bilmediklerimizi
söyleyenlerdir.
- Düşünce özgürlüğünden
yana olduklarını ilan edenler bile kovuşturmaya uğrayanlar onların
hasımları olduğunda, genellikle bu iddialarından vazgeçiveriyorlar
- Korku, nefret,
kıskançlık ve güce tapma söz konusu olur olmaz gerçeklik duygusu yok olur.
… Doğru-yanlış ayrımı da ortadan kalkar. Yapan ‘bizim’ taraf olduğu
takdirde mazur görülemeyecek hiçbir, kesinlikle hiçbir suç kalmaz.
- Birçok insan hayatından makul ölçüde keyif alır
ama bakiyeye baktığınızda hayat acıdır. Yalnızca çok genç ve ahmak olanlar bunun aksini düşünür.
- Artık saf aşk ya da tutku söz konusu değildi. Hiçbir duygu saf olamıyordu, çünkü her şeye korku ve nefret sinmişti.
Kucaklaşmaları bir savaş, orgazmlarıysa bir zafer olmuştu. Bu, partiye indirilmiş bir darbeydi. Sevişmek siyasal
bir eylemdi.
- Sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.
- Özgürlük iki kere ikinin dört ettiğini
söyleyebilmektir. Eğer buna izin verilirse gerisi kendiliğinden gelir.
- İnsan devrimi korumak
için diktatörlük kurmaz. İnsan diktatörlük kurmak için devrim yapar.
- Kaldırım
sanatçısı Bozo : ʺEe, bir şeylerle ilgilenmek lazım. İnsan
sokağa düştü diye çayla iki dilimden başka bir şey düşünemeyecek değil ya.
Biraz eğitimin varsa, hayatının sonuna kadar sokaklarda yaşasan da fark
etmez.ʺ
Kalemine sağlık Füsuncum💜
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Zeynebimmm....
SilHakkıyla hazırlanmış bir roman anlatımı. Emeğine sağlık Füsun. Hele sondaki alıntılar , yazarın öngörülerinde
YanıtlaSilne kadar haklı olduğunu gösteriyor .
Çok teşekkür ederim İpekcim... Senin tarafından beğeni almak beni ayrıca mutlu etti...
SilKalemine sağlık, çok iyi bir kitap yazısı
YanıtlaSilSüper beğenmene çok sevindim teşekkürler...
Sil