Ev Kızı Tefrikası - Nasıl Turşu Oldum? Bölüm 2: Görücünün Göreceği Varmış! *** Zeynep Pınarbaşı




 

O gün menüde taze fasulye, pirinç pilavı, tarhana çorbası ve salata vardı. Annem sen yapabilirsin, diyerek kardeşimi de alıp kaçarcasına evden çıktı. Tüm yemekleri hızlıca ocağa koydum. Pişerken arkadaşımın bahsettiği hiç izlemediğim türk filmini açtım. Sofra sırları, nasıl da benim evli halimdi o kadın. Keşke hayatımdakileri yok etmeyi onun gibi becerebilseydim. Uçsuz bucaksız bir hayat yaşardım.

Tam yemekler pişti, filmin finali geldi şimdi güzel bir kahve yapar dinlerimin derken evin cayır cayır çalan telefonuna koştum.

Akşama ne yemek var?

Çorba, pilav, salata, fasulye.

Ne salatası, turşu olur yanına!

Yeşil fasulye baba.

Telefonda tüm mahallenin dinlediğine emin olduğum bir nara patladı.

Ne yeşil fasulyesi lan, sevmediğimi bilmiyor musun, o ananın da Allah belasını versin niye pişirmiş onu?

Tencereyi ortadan kaldırıp. Kuru fasulye pişirdim. İçin için yeni bir film açma telaşına girmişken radyoda çalan şarkıya dalıp gittim

Huzurum kalmadı… Nasıl da yanık yanık bağırıyordu. Dolabın kapağından babamın rakısını aldım. Bir kahve fincanının içine azıcık koydum, susuz diktim kafama

Dış kapıyı yumruklayan annemin sesi yükseldi.

Allah’ın belası burayı niye kapadın, bir de kilitlemiş seni mi kaçıracaklar ev delisi!

Duvarlara duvarlara haykırıyordu. Ses, duvarlardan sokağa, sokaktan mahalleye mahalleden itler serseriler kahvesine yükseldi de yükseldi. Avuçladığım soğanı çiğneye çiğneye indim aşağıya.

Ben kilitlemedim diyemedim, baş belası kardeşimin işiydi. Giderken gizlice kilitlemiş olacak ki annem yine beni kötü bellesin.

Kahvedeki adamların iki sokak öteden kahkahaları geliyordu. Biliyordum bana gülüyorlardı. Aldırış etmedim. Evde her şey tamamdı. Göz ucuyla kolaçan etti. Tatlı da yap diye emir saldı. Unuttuğu gizli parasını alıp çıktı.

Çok sürmeden yine telefon çaldı. Bu sefer annem aradı.

Akşam kardeşine görücü gelecekmiş ona göre hazırlık yap.

Rakıyı aldım dolaptan başka bir şişeye boşaltım mutfağın ortasında kırdım şişeyi. Nasılsa görücü vardı, hemen anlamazlardı. Kokuyu bir şekilde geçirirdim. Dayak da halleri kalırsa gece yarısına anca gelirdi. Güzelce diktim kafama birkaç yudumda içim yandı. İçim taştı. Göğüslerim dirildi. Karnım oynadı. Ciğerlerimin alevi bedenimden geldi geçti. Kaçamak yudumlar gibi değildi. Rakıyla o gün tanıştım.

Aşağı inip, Babaannemin evi dedikleri hücre odasından hallice dört duvarın içindeki hala sinen gül kokularının var olduğu divan ayağının yanına sakladım. Bu evde her daim türlü türlü kafa sarsıcı maddeye ihtiyaç vardı. Hazırlıkları yaptım. Soğuk bir duş alıp kendimi rakıdan arındırdım.

Akşam çökünce önce annem, babam ve prenses hanım, ardında görücüler geldi. Tabii ki kahveleri ben yaptım. Damat namzeti prenses hanımı pek beğenmişti. Ağzının suyu akıyordu. Gençler birbirlerini tanısın dediler. Bir saat zamanları vardı. Ablası da yanında olsun, kızımızı tek bırakamayız dedi namus timsali annem. Ev orospusu, prensesine bekçilik yapacaktı.

Kilerin karşısındaki babaannemin sarayına götürdüm onları. Ara ara orayı temizler, kimse yokken kendimi başka bir dünyada hissetmek için orada yok olmaya çalışırdım.

Damat çirkindi, gözleri fer fecir okuyordu. Kardeşim azıcık sapıtsın diye babaannemden kalan uyku ilaçlarından damlatmıştım kahvesine çok geçmeden etkisini gösterdi. Aslında amacım o değildi ama tam zamanında gelmişti uykusu. Kara rüya zamanıydı.  

Heyecandan bayıldı, dedim. Başladık konuşmaya kardeşimi öve öve bitiremedi. Rakıyı çektim divanın altından bir güzel içirdim hödüğe. İki fondiple sapıttı gerizekalı.

Sonra, kardeşim uyandı dedim soktum karanlık odaya. Ardına ben girdim. Bir güzel öpüştük. İniltiler içinde kendinden geçti. Tam soyundu bastım yaygarayı. Babam koşa koşa geldi. O arada kardeşimi de soydum.

Saldırdı bize, dedim. Döve döve gönderdi babam görücüleri.

Tühh! dedi annem pek de zenginlerdi.

Zeynep Pınarbaşı



Yorumlar

  1. Zeynep çok çok beğendim... Bu ev kızı Sıdıka'ya rakip olucak kesinlikle...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder