Sanki hep eylüldür şarkılar yazılan, uğruna nağmeler dizilen
Aslında Ekim’de başlar sonbahar
Bir defa dengenin unsuru terazi burcunu temsil eder.
Ekim gelince huzur yanına bir dinginlik gelir.
Her renge bürünür doğa, yeşil, sarı, kahve…
Kah mavi kah siyahtır gökyüzü
Bir bakmışsın sırtında koca bir ceket, avuçların üşümeye
başlamış
Ardına gelir ılık bir rüzgâr, kıskandırır yazı
Usulca kulağına fısıldar kara kış geliyor diye, belli
belirsiz anlamazsın, anlayana kadar yitirirsin Ekim’i
Döngünün son ayağına çok az kalmıştır.
Seni bir senenin daha bitimine yaklaştırır.
Teşrini Evvel, bak hasadı yapılıyor kestanelerin
Narlar olgunlaşmış, şimşir kaşıklar bedenlerinde tık tık tık
Dökülüyor kazanlara, kaynasın pekmezler, ekşiler, şerbetler
Yarı sıcak yarı soğuk Ekim
Yaklaşırken yılın sonuna olgunlaşıyor balıkların derileri
Ruhum arınıyor Ekim’de
Gazel,
Dökülüyor yapraklar, çöpçüler süpürüyor kaldırım
kenarlarından sarı soluk siyaha çalan yaprakları
Eylül nağmeli, diline şarkılar dolandıran sonbahar kapısı
Öyle mi gerçekten, nazlı, huysuz, biraz da alıngan eylül
Dikilebilir mi Ekim’in karşısına
Büyülüdür Ekim İstanbul kurtulmuştur
Biraz acılıdır sevimsiz insanlar doğmuştur
Mesela bize Simit buyuran kadın doğarken
Fransa’ya pasta yediren Antoinette’nin idam edilmiştir
Doğdukları zamanda dirilir kötüler
Bu tatlı sonbaharda açan çiçekler de vardır
Sylvia plath, Dostoyevski, Doris Lessing, Orson Welles,
Cahit Sıtkı Tarancı ve daha niceleri
Kelimelerini, gördüklerini, yaşamlarını bıraktı bize
Teşrini Evvel, sonbaharın en güzel zamanı …
Ellerine sağlık Zeynep Teşrini Evvel anneannemi hatırladım Beraber sayardık... Teşrini evvel, teşrini sani.... Hey gidi günler hey ...Nasıl da götürdün beni çocukluğuma kalemine sağlık...
YanıtlaSil