Korkma!
Korkulacak tek şey korkunun kendisidir.
Franklin D. Roosevelt
Korku dibe düşmenin kanatsız kalmanın varlıkta yoksulluğun, çoklukta az kalmanın nedeni…
Anne karnında başlayan serüven Atalardan gelen genlerle annenin salt başına gelebilecek kaygıları.
Öğrenilmiş kopamadığımız bir ses bir serzeniş kapı gıcırtısı mumun sönmesi.
Anneliğin kutsallığı sarıp sarmalaması, var saydığı uğursuzluklardan olaylardan korurken büyüttüğü karanlık…
Bunlar değilmi ki? Güneşe çıkmak yerine kuytularda saklanmak…
Başarısızlığın olasılığını devleştirmek, yapabilirliğin hayalini kurmak şişenin son damlasında.
Koruyucular öğreticiler sevgiyle sığınılan kucaklar, umutlarının hayal kırıklıkları uzattığın ellerinin havada asılışı, gözlerde arayışlarının yaşla dolması
Babayı dev, anneyi sığınacak bir etek öğretmeni nefret ve aşağılamayla bakan bakış, kocayı sömürücü hissederken çocukları mutlu edememe telaşı.
Çaresizlik içinde kendine sığınırken kodlanmışlıklarına mahkum olmak.
Şansına kalan bir avuç gurur, yoksulluğunu gizleyerek dosta ele mahçup olmamak.
Uzattığın ellerinin boş kalmasıyla
dönüşün gerek derinliklerine. Cımbızla çekip atmak gerek her bir benliğine işlenenleri, tıpkı dikenli yollarda düştüğün gibi.
Varsıllık ya da aşk kurtarır mı?
Çıkardıklarından kalan boşluğu.
Kuytularındaki saklanmışlıkları.
Yoz insanların Hücrelerine iyilik diye bıraktıkları kıyamet alametlerinde nabzının yükselişini…
Boğulmaktan çekinmeden açılabilmek enginlere, sahilde kalanların meraklı bakışlarını düşünüp dönmek korkuyla…
Varlığının başkalarına ne kattığı, ne katmadığı tasası…
Toplumda İyi bir insan okulda başarılı bir öğrenci arkadaş evde anne baba, iş yerinde çalışan olamamak geleceğinin belirsizliği ölmeden sürünmek olasılığının varlığı en çok da kendinle yüzleşememek cesareti…
Sevmekten vazgeçme, ihtimali olanları var saymak, incinmek terk edilmek umulanı bulamamak, başkalarının onayını alamamak veee en güzel duygudan kaçınmak…
Kendini unutup hep mış gibi yapıp kaosun nedeni olmamak, çünkü bilirsin ki vicdanın muhasebesi endişendir…
Özgürlüğüne tutku, diktaya baş kaldırışın kendinden çok sevenlerine zararın hesabı.
Kalabalıklardaki dedikodular, içselliğine uymayan bakışların sözlerin arkandan gelişleri…
Zarar vermeden bakışla sözle dayakla şiddetle karşılaşma tasası.
Teselli bulabilmek, unutabilmek için yalancı çareler çok…
Belki yok edilmezse de kırılan şişeyle romantik bir filmde gerçekmiş gibi olan aşklarda okşadığın küçük bir başın gülen gözleri, bir müzikle coşan sevginin rüyalarda yaşanması
Bir kitabın sayfalarında susuzluğun doruklarında bir yudum serinlik, kalabalıklarda kendini unutabilmek arayışı…
Duygulardan arınmak insan olamamak yok…
Ahh öyleyse ..
Damarlarında akan korku, toprakla kaybolur ancak.
Friedrich Nietzsche’nin sözlerini düşünmeli insan sonsuzluğa gitmeden önce…
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin."
Neslihan Üstüdağ
Çok güzel uyum içinde bütünlüğünü koruyan bir yazı olmuş ... Ellerine sağlık...
YanıtlaSil