Teneke bisküvi kutuları, geri dönüşümün üstünde yarı pas, yarı ışıltı. Artık bisküviler paketlere girdi. Kim bilir kaç senelik.
Sokağı seyrediyor. Cam kapalı. Hava oldukça soğuk. Rüzgar çerçeveyi yalıyor. Aylak bir zamanı mı ki, geri dönüşümü çek çekçi mi alacak belediye mi diye seyrediyor. Cama yaklaşıyor nefesinden buğulanıyor. Ne fark eder bilemiyor. Bir an önce birisi gelip alsa... Yıllarca neden sakladığını bilmediği hatıralar sokak ortasında, herkese aleni.
Mutfaktan yemek kokusu geliyor. Kıymalı taze fasulye. Kim severdi?. Kısık ateşe koymuştu. Ya suyunu çektiyse. Kıymaya yazık. Koltuktan kalkarken gözü hala pencerede. Son bir kez kafayı uzatıp bakıyor. Oradalar.
Fasulyenin suyu kalmamış. Henüz sası kokuyor. Azıcık ılık su ekleyip karıştırıyor. Sokağa bakan pencereye giderken boş ve yarı açık kalan çekmeceleri ayağıyla itiyor. Tam kapanmayan çekmeceler karanlık ağızlarından bir şeyler fısıldıyor. Umursamıyor. Suskun anılar artık yolun kenarında şaşkın bekliyor. Çek çekçiler geç kaldı. Hava soğuk diye mi? Saate bakıyor 7.43. Sokak lambaları yeni sönmüş. Tüm gece uyumadığı için zaman muallakta asılı duruyor. Bir gece önce de uyumamıştı, bir gece daha önce de. En son hatırlamadığı bir zamanda uyumuştu. Dolaplar ve çekmeceler hiç durmadan konuşmuştu. Uzun zamandır huzursuzdular. Duymamazlığa geliyordu. ''Sen gidince bize ne olacak?'' Haklı olmalarına sinirleniyordu. Ne de çok şikayetleri vardı. Gün yüzü görmemekten, kullanılmamaktan, kimse ile tanıştırılmamaktan, yaşamamaktan... Sanki onun evden uzaklaştığı mı var. Al işte istedikleri gibi yaşasınlar. Kalkıp dışarıdan gelen gürültülere bakıyor. Kalp ritmi değişiyor. Geri dönüşümcü mü? Sırt çantaları ile koşuşturan çocuklar, birbirlerine laf yetiştiriyor. Belli geç kalmışlar. İçlerinden biri yığının yanından geçerken tekme atıyor. Bir teneke kutu tıngır mıngır yol kenarına yuvarlanıyor. Kutu şimdi yalnız! ''İşte maceran başladı ''. Aşağıda olsa alıp arkadaşlarının yanına koyardı. Maceraya ne gerek vardı! Yıllardır aynı karanlığı paylaştığı arkadaşlarının yanına. Huzursuz oluyor. Baktıkça boğazına bir yumru oturuyor.
Fasulyenin suyu yeter miydi? Ayaklarını sürüyerek mutfağa gidiyor. Bir daha mutfağa dönmek istemiyor. Ocağı kapatıyor. Tencerenin sıcağı ile biraz daha pişer. Çeyizinden çıkardığı çift tabanlı çelik tencere işe yaramıştı. Evde kalan son kıyma topağını riske atmadı. Risk. Risk gereksizdi. Sokağa attığı kutuların içine tek tek bakmıştı; belki hayatının mahremleri bir köşesinde kalmıştır diye. O kadar emin miydi? Ya bir mektup, not kaldıysa , nişan kurdelasının ucunda bir halka.... Boğazındaki yumru yutağa kadar çıkıyor. Bu kez mutfak ile pencere arası uzak geliyor. Oradalar. Sokak hareketlenmişti. Nabzını kulaklarında duyuyor. Kapıdan acele ile çıkarken sabaha karşı boşalttığı çuvalı kapıyor. Ocağı kapatmış, anahtarı almış, sırtına kabanını atmış. Saniyeler içinde zihninde süzüyor. Riske girmişti. Belki de hayatını okuyorlardı sokak ortasında.
Ağır apartman kapısı elinden kurtulup gürültüyle kapanıyor. Başlarını mama kaplarına uzatmış olan kediler kaçışıyor. ''Bırak onu'' diye bir çığlık. Kıyafetleri kir grisi; saçı sakalı karışmış bir adam teneke kutuyu yerden almış. Boğazını yırtarcasına fırlayan çığlığı adamı durduruyor. Attıklarını çuvala geri toplarken ne kadar aptalım diyor. Adam sıkı sıkıya tuttuğu kutuya sihirliymiş gibi bakıyor. Üstüne kazınmış bir isim ''Sevda'm''.
''Demek bütün o zaman boyunca ben yalnızca sende yaşadım.'' Sokağın gürültüsü içine kayan mırıltı kulaklarında yankılanıyor. Göz göze geliyorlar. Adamın tebessümünün ucundaki kıvrım tanıdık. Kırışıklar içinden bakan gözler bildik bir rengin solgunu. Anlıktı. Adam uzaklaşırken apartman girişine oturmuş titriyor. Gözlerini kapatmış uykusuzluktan diye sayıklıyor. Çuvalın ağzını sımsıkı kapatıp, üstüne kapanıyor. Çekingen kediler mama kaplarına dönmüş. Çöp toplayıcı sokağın sonuna doğru küçülerek yürüyor. Kadın başını yerden kaldırmadan demir kapıyı açıp çuvalı çekeleyerek içeri giriyor. peşinde kir grisi bir kedi....
Kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilEline sağlık...
YanıtlaSil