Leylak kokusu ile irkildim, sahafta kitap balyalarının üzerine oturmuş, bir şiir kitabının dizelerinde kaybolduğumda duyduğum o tatlı, baştan çıkarıcı koku zihnimin labirentlerinde kaybolmuş anıları buldu, getirdi... Mor çiçeklerle kaplı leylaklar boğazdaki koruda...
"Oda parfümü sıktım," dedi Metin Abi
" Sahaflar kitap kokar, toz kokar, küf kokar... Kokmalıdır, abi"
Yeni yaptırdığı masa ve sandalyelerin orada, iri yarı cüssesiyle elinde oda parfümü gülümsedi bana,
"Sahaf kafe olduk ya artık, çiçek, kek, çay pasta kokacağız ki yeni müşteriler gelsin."
Müşteri kelimesini de kitapla yan yana koyamadım. Ama söylemek de istemedim, sahafta işler kesat biliyorum, devam etmek için değişmek gerek, çağa ayak uydurmak.
Metin abi düşüncelerimi de kovmak iste gibi kokuyu bana doğru bir daha sıktı... uzun uzun sıktı.
Şiir kitabını yerine koydum, kitap balyalarından kalkıp , raflardan rastgele bir kitap alıp, yeni sandalyelere oturdum.
"Tamam Metin abi tamam, artık eski sahaflar yok, değişimi kabul etmeliyiz, dinazorlar gibi yok olmak istemiyorsak, tamam..."
Sesimdeki kinayeyi anlamadı,
"Demli bir çay koyayım sana, havuçlu, tarçınlı kek ister misin? Bizim hanım yaptı, o amerikan kafelerinde olandan da daha güzel."
"Olur abi..."
Ne severdim yaz öğleden sonraları bu loş handa sahaftan kitap seçmeyi . Sana da okurdum aldığım kitaplardan şiirleri, leylaklar arasında, boğaza bakan o koruda.
Şiir severdin de can kulağıyla dinlerdin.
Doğru düzgün yazlar yaşanamayan soğuk bir orta Avrupa şehrindesin şimdi. Kariyer, meslek, gelecek... kelimeleri sarf ederek gittin. Hayat sakin, rahat, yıpratmıyor burada yazdın geçenlerde. Planladığından uzun kalacaksın, belki de dönmeyeceksin.
Hayatın ritmi ve telaşesinde hiç olmadım ki ben.
Metin abi çayı ve keki getiriyor, önlük takmış bir de kitap ve kahve en iyi arkadaş yazıyor üstünde önlüğün. Tarçın kokusu leylak kokusuna karışıyor...
"Nereden çıktı bu önlük?"
"Halamın kızı yapıyor, satarız da belki burada ne dersin?"
Genç kızlı erkekli bir grup giriyor sahafa
"Ne hoş mekan"
"Ne sevimli"
"Salaş"
"Ah, kitaplar da var..."
Metin abi hevesle kek tepsisiyle yeni gruba yaklaşıyor.
Alelacele aldığım kitaba bakıyorum
"Neo liberal ekonomi..."
Aman allahım, hesabı ödeyip çıkıyorum, kitabı da masa da bırakıyorum.
Kalabalığında caddenin döner kokusu, kestane kokusu, ter kokusu, kahve kokusu sindiriyor burnumdaki leylak kokusunu.
Seyyar satıcıdan bir şişe buzlu su alıyorum. Enseme, şakaklarıma bastırıyorum.
Soğuk ve kalabalık kendime getiriyor beni. Tekrar hafızanın dipsiz kuyularına gömüyorum seni.
Not :
Kelimelerle yapılan bir yazı egzersizi sonrası çıkmıştır, kelimeler leylak kokusu, havuçlu kek, önlük, buzlu su ....
Çok beğendim ... Kısa ve vurucu
YanıtlaSilçok teşekkürler canım
Sil