Cinayete ait kanıtları toplamak oldukça zor olmuştu. İlk önce, olay yerindeki
kanıtları topladı. Sonra konu ile ilgili insanların ifadelerini aldı. Tek tek
alınan ifadeleri okudu, ifadelerde anlatılanların doğru olup olmadığını gösteren
kanıtları araştırdı. Gelgelelim cinayet sabaha karşı işlenmişti. Görgü tanığı
yoktu. Üstelik maktülü öldürmek için kimsenin doğru dürüst bir sebebi de yoktu.
Yani bu cinayetten kimsenin herhangi bir karı görülmüyordu. İfadeleri tekrar
tekrar okudu, ama hiçbir şey çıkmıyordu. Yerinden kalkıp dışarı çıktı. Cinayetin
işlendiği arka bahçeye doğru yürümeye başladı. Olay yerine tekrar bakmak
istiyordu. Birden duraladı, sanki arka bahçede birisi daha vardı. Kendini
hafifçe ağacın arkasına doğru sakladı ve bahçeyi gözlemeye başladı. Arka bahçede
gerçekten birisi vardı. Evin bahçıvanı ezilmiş çiçekleri yolup, yenilerini
dikmeye çalışıyordu. Komiser kendi kendine gülümsedi. ‘’Tıpkı romanlardaki gibi
katilin cinayet yerine geleceğini düşünerek heyecanlandım. O zaman ne kolay
olurdu, keşke her şey polisiye romanlardaki gibi olsaydı’’ diye iç geçirdi.
Yavaş adımlarla bahçıvanın yanına gitti. ‘’Merhaba’’ ‘’Merhaba, aaa siz misiniz,
sizi gitti zannetmiştik…’’ ‘’Gitmiştim… Ama tekrar bir göz atmak istedim.’’
‘’Tabii Tabii’’ ‘Uzun zamandır mı Remzi Bey’le çalışıyordunuz? Aranız nasıldı?’’
’’Patronunuzdu sanrım’’ ‘’Evet, kendisini çok severdim. Aramızda hiçbir problem
yoktu. Zaten ben işim gereği onunla çok da sık karşılaşmazdım. O bahçede
olmadığı işinde olduğu saatlerde, bahçe için gereken işleri yapardım. O da eşi
ile birlikte keyfini çıkarırdı. Ama Remzi Beyin benim yaptığım işten memnun
olduğunu düşünüyorum. Bu konuda pek bir şey söylemezdi… Sizin de bildiğiniz gibi
eğer halen işinizde çalışıyorsanız patron sizden memnun demektir. Hiçbir işte
ekstra iltifat almak kolay değildir. İşler iyi gidiyorsa, bu zaten göreviniz
olarak düşünülür.’’ ‘’Bu nedenle şikayet olmadığı zaman demek ki memnunlar diye
düşünürüm çoğu kez’’ ‘’Doğru ‘’ diye onayladı komiser. ‘’Yerde ezilen çiçekleri
yolarken, dikkatinizi çeken bir şey oldu mu?’’ ‘’Mmm… Hayır normal zamandan
farklı bir şey görünmüyor. Sadece beyefendi bahçeye düşerken, pek çok çiçek
ezilmiş. Bunun dışında hiçbir şey yok .’’ Komiserin canı sıkıldı, yaptığı her
hamleden eli boş vaziyette çıkmaktan yorulmuştu…
Remzi Bey
Komiserin okuduğu raporlardan edindiği bilgiye göre, öldürülen kişi uzun
yıllardır bir ayakkabı fabrikasını işletiyordu. Fabrikada çalışan onlarca işçi
vardı. Hiç birisi de patronlarından şikayetçi değildi. Remzi bey iyi bir
patrondu. Çalışanlarından mesai saatlerini uzatmalarını istemez, herkese
çalıştığı paranın karşılığını verirdi. Üstelik güler yüzlü ve hatırnaz bir
adamdı. Hal böyle olunca çalışanları da onu yakın hissediyorlardı. Zaten babacan
tavırlı bir adamdı.
Kapalı oyun salonunda sigara dumanı ile karışan hava, inanılmaz derecede boğucu
ve sıcaktı. Önünde açılan kağıtlara baktı Murat. En son şansını bağladığı oyunu
da kaybetmişti. Bu adamlara çok fazla borcu birikmişti. Kalkmaya davrandı. ‘Dur
bakalım nereye??’’ ‘’ Abi tamam borcum borç, bana biraz zaman ver... Getiricem
parayı’’ ‘’Akşama getirmiş ol!’’ ‘’ Akşama nasıl getireyim abi haftaya
toparlarım’’ ’’Ohoooo seni mi bekliycez? En geç akşama parayı getirmiş ol, hadi
git şimdi’’ O panik içinde akşamı etti. Bulamamıştı parayı, bütün gece
sokaklarda gezdi, durdu. En son çare, sabaha karşı Remzi beyin yanına gelip
avans istemişti. Remzi bey parayı vermeye pek niyetli değildi. ‘’Yarın sabah
konuşuruz’’ diye savuşturmaya çalıştı. Ama Murat fena sıkışmıştı. ’’Abi kumar
borcu’’ diyordu. ‘’Veremezsem beni iş yapamaz hale getirinceye kadar döverler.
Belki de öldürürler abi n’olur…’’ ‘’Ya tamam, haftaya konuşalım. Alacağım var
onu alınca veririm sana da…’’ ‘’Olmaz abi bana hemen para lazım.’’ ’’ E canım
yanımda hemen para yok ki…’’ Murat birden kendini kaybetti ve bütün gücüyle
hırsla, patronu ileriye doğru iteledi. Remzi bey yere düştü. Düşerken başını
çarpıp bayılmıştı… Patron yere düşünce Murat kendine gelir gibi oldu. Patronu
iteleyip düşürdüğü için, kendisine para vermek bir yana, üzerine bir de polise
şikayet edeceğini düşündü. Koşarak kaçmaya başladı. Zaten sinirleri bozuktu,
doğru düzgün düşünmesi mümkün değildi. Koşarak uzaklaşmaya çalışırken, hızla
arkasından gelen bir adam susturucu takılmış tabanca ile ateş etti. Murat yere
düşerken gözleri karardı.
Komiser
Birkaç saat önce, komisere maktülün evinin bir sokak arkasında, ağır yaralı bir
adam bulunduğunu rapor etmişlerdi. Yaralı derhal hastaneye yoğun bakıma
kaldırılmıştı. Yaralanan adamın aynı sabah öldürülen Remzi beyin fabrikasında
bir çalışan olduğu da gelen raporda belirtiliyordu.
Murat
Murat birkaç gün sonra kendine geldi. Yarası ağırdı ama ölümcül tehlikeyi
atlatmıştı. Gözünü açmasıyla ‘’Allahım, onlar yaptı nasıl para bulurum, keşke
ölseydim’’ diye söylenmesi bir oldu. Odada bulunan polis memuru bu sözleri
duymuştu. Sakin bir tavırla, hastayı yormadan hafif bir sesle olay hakkında
öğrenilmesi gereken bütün bilgiyi aldı. Murat’a patronun öldüğünü söylediğinde,
Dünya bir kez daha başına yıkıldı. Ölüme kendisinin sebep olduğunu düşünüyordu.
Kaçmalıydı… Ama nasıl? Çok bitkindi. Kıpırdayamaz haldeydi. Birazcık eğleneyim
derken neler gelmişti başına…
Komiser
Komiserin masasına maktülün otopsi raporunu bırakmışlardı. Raporda cinayet
silahının, maktülün üzerinde bulunan büyük bıçak olmadığı daha küçük boyutta,
sivri ve keskin bir alet olduğu yazılıydı. Cinayet aleti ortaya çıkınca, katilin
kim olduğu belli olmuştu. Cinayet sebebini ise, katil karakolda verdiği ifadede
anlatmıştı. Genç kızın Remzi beye ilgisini diğer çalışanlar da fark etmişlerdi.
Ama evin hanımından çekindikleri için bu konu hakkında kimse konuşmamıştı.
Bahçıvan
Murat kaçtıktan kısa bir süre sonra, sabahın erken saatlerinde çiçeklere bakım
yapmaya gelen bahçıvan, patronu baygın vaziyette buldu. Son zamanlarda canını
sıkan önemli bir olay vardı. 18 Yaşındaki kızı söylemeye dili varmıyordu ama…
Sanki… Beyefendiye aşık olmuştu. İşin kötüsü beyefendi de bu ilgiyi babacan bir
tavırla uzaklaştırmak yerine körükleyip, destekliyor gibiydi. Bir kaç kez
ikisine de bakışlarıyla gücendiğini, durumdan hoşlanmadığını belli etmeye
çalışmıştı. Ama kimsenin işine gelmediği için anlamazdan gelmişlerdi. Şimdi evin
sahibini orada öylece baygın yatarken bulunca, bunun bir fırsat olduğunu
düşündü. Hızla elindeki gül budama bıçaklarından birisi ile ölümcül darbeyi
indirdi. Daha sonra dikkatli bir şekilde gül budama bıçağını aldı ve onun yerine
mutfaktan alıp, geldiği büyük bıçağı yerleştirdi. İçin için inanılmaz mutluydu.
Kurtarmıştı kızını… Kızına hiç kıyamazdı, çocuk çok gençti. Hissettiklerini
gerçek aşk zannedip yanlış bir şeyler yapabilir başı derde sokabilirdi. Üstelik
bu hikaye bittiğinde yani işin sonunda en çok yara alan, üzülen kişi kızı
olacaktı. Belki de… Allah korusun… Oradan uzaklaşırken huzur doluydu. Kızını bu
berbat şekilde sonuçlanabilecek maceradan kurtarmıştı. Ne kadar şanslıydı. Kimdi
acaba patronu darp eden? Büyük ihtimal cinayeti o adamdan bileceklerdi. Allahım
nasıl da şans yüzüne gülmüştü. Günlerdir kızı için endişelenmekten gözüne uyku
girmemişti.
………………….
Polisler bahçıvanı götürürken adam son bir kez kızına
sarıldı. ‘’Sana ne anlatırlarsa anlatsınlar, inanma’’ dedi…’’Benim Remzi beye
eski bir kinim vardı… O yüzden öldürdüm. Ben mutluyum, sen de üzme kendini benim
için…’’ Baba yüreği, son anda bile kızının suçluluk duygusuyla mutsuz olmasını
istememişti.
Harika bir polisiye hikaye olmuş !!!! Kısa hikayeye koca bir kitap sığmış . Anlatım çok başarılı 👏🏻
YanıtlaSilÇook çok teşekkür ederim ...Beğenmene sevindim...
SilTebrikler güzel bir hikaye :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim...
YanıtlaSil