Pembe şemsiye - Işın Güner Tuzcular

 


Kocaman pembe bir şemsiye çarptı gözüme, ahşap ördek saplı, sağlam pembe bir şemsiye. Rüzgârda ters dönmeyecek kadar sağlama benziyor, uzun süre kullanırım, hem de zarif diye düşündüm kasaya giderken.   Evden çıkarken pırıl pırıldı hava, bu mavi gök kara bulutlarla kuşatılacak, sen metrodan çıkana dek deseler asla inanmazdım, telefonun hava tahmini de yanıldı, ha ni yağmur olasılığı hiç yoktu?

Yansımama bakıyorum, su birikintisinde. Pembe! Kocaman pembe lekeyim. Pembe, pembe pamuk şekerler yerdik eskiden çok eskiden. Çocukluğun o yaz öğleden sonralarını, sonsuz sandığımız o günlerde.

Seminerin olacağı eski taş binaya vardım. Ne seviyorum bu eski binaları.  Istanbul’un Gizleri  Gizem, giz oldum olası ilgimi çeker. İstanbul oldu mu da gizli geçitler, saklı hazineler, efsaneler, büyüler, cadılar geliyor aklıma heyecanla toplantıyı bekliyorum.

Konuşmacı yağmurdan biraz geç geliyor, uzun leylek bacaklı, zayıf, gözlüklü kırklarında bir adam. Kadim ağaçlardan söz ediyor bas bariton sesiyle.. Dialar gösteriyor, kadim ulu ağaçların diplerinde ortaya çıkan koncoloslar, ağaç üstünde yaşıyan periler … Can Göknil’in resimleri geliyor gözlerimin önüne onlar daha naif ama koncoloslar korkutucu, kara…


Telefon sesi ile irkiliyoruz o anda, cadılar mı bastı semineri?  Taş binada nasıl da  büyüyor o çınlama.  Arkalarda oturan yaşlıca bir hanım alı al moru mor kapatıyor telefonunu kapatmasına da bizim geçmişle irtibatımız da kesiliyor, gizin büyüsü yok oluyor.  Ah teknoloji…

Seminer çıkışı yağmurda dinmiş, hava ısınmış.  Kocaman pembe şemsiyem bu pırıltılı yaz gününde yanımda pembe bir fil gibi kalıyor, hantal ve ortama yabancı.



Aaa… Pamuk Helvacı… Bozuk para da buluyorum çantamda, hemen koşup çocukluk biletini alıyorum.

Mutlu bir kız çocuğuyum o an, sek sek yürüyorum İstiklal’de . Şemsiyem de sihirli bir alet, götürmüş beni çocukluğuma… Pembe pamuk helvalar gibi pembe…



Ama sıcak çocukluğu sevmiyor, yakıyor kavuruyor beni mangallarda pişmiş gibi perişanım.  Dönüyorum ana… ufff…. Pamuk helvada ellerimi yapış yapış yapmış.  Susadım da… 

Kim bilir kaç kalori aldım… Offf… cadde de bitmiyor… Bu şemsiye de ne ağır…




Yorumlar