Ev sahibi, açık hava davetinin yapılacağı mekanın son
hazırlıklarını oldukça telaşlı ve mükemmeliyetçi bir gözle kontrol etti. Yeşil
çimenlerin üzerinde sağa sola koşarken ‘’ Her şey tamam’’ diye düşündü, içi
rahatlamıştı.
Tam bu sırada, davetliler kapıdan birer birer girmeye
başladılar. Herkes keyifli ve mutlu görünüyordu. Şakalar, gülüşmeler gırla
gidiyordu. Samimi ve güzel bir akşam olacağı o kadar belliydi ki…
Siyah papyonlu adam ve eşi de arabada hızla davete doğru yol
alıyorlardı. Birden nereden çıktığı belli olmayan gri bir araba önlerine
fırladı. Ne olduğunu anlamaya bile vakit kalmadan kaza olup bitmişti. Şoför
mahalli boş görünüyordu. Caddede siyah bir papyon, sahibi olmadan kalakalmıştı.
Olayı çevreden görenler 112’yi aramışlardı bile, ambulansın
gelmesi sadece 5 dakika sürmüştü. Sağlık görevlileri hızla yaralıları alıp
hastaneye doğru yola çıktılar. Ne yazık ki hastaneye yetişmek mümkün olmamıştı,
karı koca ambulansta vefat etti.
Haber, açık hava davetine jet hızıyla ulaştı. Müzik durmuş,
ortalık buz kesmişti. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. İnsanlar keyifsiz bir
biçimde vedalaştılar… Bahçe tekrar boş kalmıştı. Fakat bu kez mekanın
üzerindeki hava az önceki gibi kıpırtılı, heyecanlı değil donuk ve neşesizdi.
Partiden çıkan Alev
hızlı adımlarla arabasına doğru ilerledi. Bir an önce buradan uzaklaşmak
istiyordu. Arabanın başında bekleyen Füsun’u
görünce biraz canı sıkıldı. Gerçekten şu anda hiç gevezelik edecek havada
hissetmiyordu kendini, çabucak evine gitmek istiyordu. Bir iki kelime ile
konuşmayı kısa keserek arabaya bindi.
Bindiğinde telefonunu davete giderken arabada düşürmüş
olduğunu hayretle gördü. Kısa sürede o kadar çok olay olmuştu ki, telefonunu
dahi aramamıştı demek… Telefonda cevapsız aramalarda Işın görünüyordu.
‘’ Alo Işın, beni aramışsın…’’ ‘’Evet, evet’’ dedi Işın her
zamanki neşeli ses tonuyla ‘’Alevcim kendiliğinden bir gelişme oldu. Gezgin
ruhlu kadınlar bir araya toplandık. ‘’Nil, Nurten, İpek, Özlem,
Elif, Neslihan hepimiz kuzguncuktayız…’’ ‘’Sadece sen ve Füsun yoksunuz…’’
‘’Az önce Füsun’u da aradım. O da buraya geliyor. Hadi sen de gel, hep bir
arada olduğumuza göre kalemleri kağıtları çıkaracağız demektir….’’
Demek İstediğim:
Yaşamda bırakın yarını, 5 dakika sonrasının bile belli
olmadığı bir düzen kurulduğuna göre yapmak istediklerimizi ertelemek ya da
sevdiklerimize sarılmak için beklemek kadar anlamsız bir şey olabilir mi?
Sevgilerimle…
Yorumlar
Yorum Gönder