Arzu’cuğum,
Aklımda binbir hatıra… Hangisinden başlasam. Senaryo yazıyorduk, Hasankeyt’te geçen, gidecektik beraber, 8 mm bir de kamera alıp. 23 yaşındaydık. Kurs çıkışı üşenmeyip Valikonağından Üsküdar’a kumpir yemeğe giderdik. İstiklal’de o film senin, bu sergi benim enerjyle koşuştururken de hatırlıyorum ikimizi.
Heyecanla gelmiştin bize bir Cumartesi, evleniyorum ben demiştin, odamda 4. Levent’te, tatili, Erol’u, evlilik teklifini anlatmıştın bir çırpıda, daha dün gibi, o iki genç kız, gözlerimin önünde Arzu.
Bir kaç yıl sonra da kucağında Barış gelip nikah şahidim olmuştun. Çocuklar küçükken fazla görüşemesek te yıllar sonra tekrar buluştuğumuzda, zaman hiç geçmemiş gibi kaldığımız yerden devam etmiştik.
Istanbul’u gezdik karış karış, fotoğraflar çektik, 6 dakikalar yazdık. Sen masallar anlattın, ben öykülerimde o masalları yazdım.
Geçenlerde 8 mm düşlerimiz geldi aklıma, bir de şiir yazıp o günlerle ilgili. Heyecanla gönderdim sana, Hasankeyf sular altında kalmış olsa da genç kızlık düşümüzü gerçekleştirecektik, filmlerimizi çekecektik Pandemi sonrası.
Ansızın o sessiz gemiye binip gitmeni kabul edemedim daha, bu gün Cumartesi saat 9’da zoom’da buluşacağız gibi geliyor. Kabul edemedim Arzu’cuğum. Eksik kaldık, yanlız kaldık sensiz.
Yorumlar
Yorum Gönder