Deniz Vakti Zamanı - Alev

 





Ah bu bacaklarım! Doğumdan sonra he olduysa güçsüzleşti, inceldi, kanı canı çekildi. Gül dalıydı, maydanoz sapına döndü. Yürürken o beni değil, ben onu götürüyorum.

Mazeretim de yok. Doktora göründüm, bir şeyin yok dedi. Sonunda annem uyardı:

“Şöyle bir deniz kenarına git, hatta kuma göm bacaklarını, gör bak nasıl iyi gelecek bacaklarına!”

Deniz deyince akan sular duruyor bende. ‘Hadi.” diyorum eşime. “Hem bebek de palazlanır.”

“Daha kırkı çıkmadan bir yerlere gidilmezmiş,” diyor.

“Kim söyledi?” diyorum kaşlarım çatık.

“Komşu Cemile teyze. Diyor.

Pek sever nedense. İki kere kuru fasulye yaptı, getirdi diye kıymete bindi yaşlı kadın.

“Eskidendi “diyorum.”. “Şimdiki bebekler kırkı çıkmadan denize düşüyor.”

Mavi mavi akıyor gözlerimden deniz. Küçük beyaz dalgalarına kendimi atmış hissediyorum. Kızımın başına bir fiyonklu bandana geçirmiş, kağıttan kayıklar yüzdürüyorum ona.

Hemen valizimi açıyorum, programı yapmaya başladım bile. Bir otelden bahsediyor eşim. Partiler olurmuş orada. Duyar duymaz ipek çoraplarımı koyuveriyorum valize.

Bandana, ipek çoraplar, başka...?

Yorumlar