Bir Şiirin Öyküsü - Işın Güner Tuzcular

 

Elinde sümbüller ağır ağır yürüyordu bebek sahilinde, yağmurlu Nisan sabahında incecik çiçekli elbisesi, sari şapkası meleksi yüzündeki hüzünle tezat oluşturuyordu ama sabah koşusuna çıkanların hiç biri yanlarından geçen bu genç kıza dikkat etmediler.

Hafif yağan yağmura inat banka oturmuş, elindeki gazete külahındaki  mevsimin ilk çağlalarını yiyip, bahara dizeler yazan şair dışında kimse onu farketmedi.

Şair takıldı peşine genç kızın.  Arnavut kaldırımlı, erguvanlarla bezeli yokuştan yukarı çıktılar, denize nazır bu eski mezarlıkta mürdüm eriği altında unutulmuş mezarın önünde durdu kız, bir rütüelle sümbülleri mezara koyup, oturdu uzun uzun, sonra elleri boş, omuzları çökmüş erik mayhoşluğunda yokuşu inip sahilde gözden kayboldu.

Banka oturup, sigara paketinin üstüne o en dokunaklı şiirini yazacaktı şair. O herkesin kalbini hüzünle dolduran şiirini…

Yorumlar