Elinde sümbüller ağır ağır yürüyordu bebek sahilinde, yağmurlu Nisan sabahında incecik çiçekli elbisesi, sari şapkası meleksi yüzündeki hüzünle tezat oluşturuyordu ama sabah koşusuna çıkanların hiç biri yanlarından geçen bu genç kıza dikkat etmediler.
Hafif yağan
yağmura inat banka oturmuş, elindeki gazete külahındaki mevsimin ilk çağlalarını yiyip, bahara dizeler
yazan şair dışında kimse onu farketmedi.
Şair
takıldı peşine genç kızın. Arnavut
kaldırımlı, erguvanlarla bezeli yokuştan yukarı çıktılar, denize nazır bu eski
mezarlıkta mürdüm eriği altında unutulmuş mezarın önünde durdu kız, bir
rütüelle sümbülleri mezara koyup, oturdu uzun uzun, sonra elleri boş, omuzları
çökmüş erik mayhoşluğunda yokuşu inip sahilde gözden kayboldu.
Banka oturup,
sigara paketinin üstüne o en dokunaklı şiirini yazacaktı şair. O herkesin
kalbini hüzünle dolduran şiirini…
Yorumlar
Yorum Gönder