KUZGUNCUK
Beykoz’da oturmalı
Beykoz’da çalışan adam.
Fakat Kuzguncuk şirin yerdir
ve gayet nefis yapar gül reçelini
pansiyoncu Madam
ve kızı Raşel…
Aynada bir kartpostal:
bir manzara Nis şehrinden.
İskemle, karyola, konsol…
Denize nazırdı pencereleri…
Güneşte tavana suların ışıltısı vurur,
karanlık şilepler geçerdi geceleri
insanı olduğu yerde
eli böğründe bırakarak…
Selim’in odası havadardı.
Kırmızı yazmalar kururdu yandaki boş arsada.
Sağda Cevdet Paşa yalısı.
Yalıda bir tavus kuşu
bir de Mebrure Hanım vardı.
Mebrure Hanım
tafta entariler giyerdi.
Çok ihtiyardı
ve mavi gözleri kördü.
Tentene işlerdi Mebrure Hanım.
Uyanır bir beyaz güle başlar,
uyurken dağıtırdı gülünü…
Merhum Cevdet Paşa yalısında
Mebrure Hanımı unutmuşlardı…
Beykoz`da oturmalı
Beykoz’da çalışan adam.
Fakat Kuzguncuk şirin yerdir
Ve kırmızı yazmalar kuruyan boş arsadan
dünyayı zapta gidecek olan
pulsuz balıklar gibi çıplak çocukların
her akşam dinlerdi çığlıklarını Selim…
Nazım Hikmet
Yazı çalışmalarımızda şiir okuması da yapıyoruz, şiirden bizi çarpan kelimelerle de yazıyoruz bazen, bazen de şiirin teması bizim için yol gösterici oluyor. Yahya Kemal Beyatlı'nın Hayal Şehir ve Nazım Hikmet'in Kuzguncuk'unu okuyup bir semt ya da yer yazdık, şiir, anlatı ...
geçen haftalarda.
Yorumlar
Yorum Gönder