Sağırlaşmış Dünya Işın Güner Tuzcular

Herkes kendi evinde, kendi derdinde, 
hastalık, yalnızlık, boş caddeler, boş dükkanlar, karanlık
Tozlaşmış onca yitiriş sağırlaştırmış ruhları. 
Göçmenler düşüyor aklıma, yoksullar, yalnız yaşlılar, karlı bir akşamda sokakta ölen evsizler, ucuz karnabahar, elma kuyrukları.
 Ruh cerrahisi olsa, neşteri vurabilsek en karanlık yerine ruhumuzun….
 İrin aksa, aksa… 

Akşamın sessizliğinde lamba yanıyor hafifi sarı, kifayetsiz tüm hissettiklerim. Yabancıyız tüm işaretlerine, 
Kargolarımız ve netfiliksimiz ve dezenfektanlarımız… 
İnce bir yelde savruluyor ruhum, lamba pırpırlanıyor, karanlık artıyor Ah fırtına… dol kalbime… Hafiflet, al, uçur beni. Yabancıyız tüm işaretlerine, 
Kargolarımız ve netfiliksimiz ve dezenfektanlarımız… 

Sağırlaşmış dünyamızda, kendi kabuğumuzda görmüyoruz bir lokma ekmek için yalın ayak kilometrelerce yürüyen Gündelikçi Hintli işçileri, Ölen Amazon yerlilerini, İntihar eden müzisyenleri… Fakiri ve ötekini 

Bir sokak köpeği aç gözlerle çekingence yanaşıyor yanıma. Ruhum hala muhafızı sağırlaşmış inceliklerin Baksam derinden köpeğin gözlerine Bulacağım belki yitirdiklerimi Ama hafif esen yelde uçmak daha kolay 


Not : 6 dakika yazılarda şekillenen bir anlatı. Ingeborg Bachmann'ın Yüreklerimizde şiirini okuyup, duygularımızı yazarken ana hatları ortaya çıktı.

Yorumlar