Yeni kelimemiz Alem ....
Artık a'ların üzerinde şapka yok, üzücü bence. O şapkaları dilin zenginliği olarak görüyorum ben. Şapkaları seviyorum. 👀
Düşüneyim şapkalı olursa : âlem Viki sözlüğe bakıyorum :)
âlem (belirtme hâli âlemi, çoğulu âlemler)
- (gök bilimi) evren, kâinat
- cihan, dünya
- İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar. - Yahya Kemal Beyatlı
- aynı konu ile alakalı kimseler
- bu kimselerin meşgalelerinin tamâmı
- Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu. - O. C. Kaygılı
- belli bir [[grup<gruptaki]] canlıların tamamı
- Hayvanlar âlemiiçinde böcekler mühim bir sınıftır.
- durum ve şartlar
- Evlilik âlemi.
- çevre, ortam
- Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı. - Halide Edip Adıvar
- kendine mahsus birçok vasfı bulunan şey
- farklı davranış içinde bulunan kişi
- (mecaz) eğlence, eğlenO gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu. - O. C. Kaygılı
Şapkasız olanı nerede ve nasıl kullanılır acaba?
6 dakika yazarken aklıma ilk minarelerin üzerindeki ay yıldızlar geldi...
Bir de el alem duymasınlar, el aleme rezil olmaklar falan... Sıkıntılı kelime bence.
Vikiye bakalım bakalım :
alem (belirtme hâli alemi, çoğulu alemler) -mi
- bayrak
- minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça
- Minarenin parçaları yukarıdan aşağı doğru sayılırsa alem, külah, petek, şerefe, gövde, pabuç ve kürsüdür.
- simge
Kelime anlamı "yol gösteren, işaret ve bayrak" demektir (İslam Ansiklopedisi). Türkçesi belgidir. Aynı zamanda Alem, toplulukların altında birleştikleri alametler, sancaklar olarak da nitelendirilmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde Minare, kubbe, sancak direği gibi yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lâle olarak tanımlanmaktadır.
Türk ansiklopedisinde, yapı kubbeleri ve minare külahları üzerine kaplanan kurşun levhaların tepede birleşen kısımlarındaki açıklığı örtmek ve bu suretle rüzgarın kurşunları kaldırmasına engel olmak için ağızlarına, kapak gibi ağırca bir şey koymak ve aynı zamanda o kubbe külahın şekline bir güzellik vermek için konulan ay şeklinde sivri tepeliktir. tanımıyle yer bulmaktadır.
Türkler alemi 15'nci yüzyılın sonlarına kadar sancak ve tuğların tepelerinde taşımışlar, aynı zamanda silah olarak da kullanmışlardır. Zamanla alemler sadece sancak ve silah anlamında kullanılmayıp padişah ve komutanların yanında taşınan, altında askerin toplanması için de kullanılmaya başlanmış, bu sembolleri taşıyan kimselere de alemdar denmiştir.
Türkçesi belgi... İlk kez duyuyorum.
Alemdar'ında nereden geldiğini öğrenmek ilginç.
Bu arada Tükçe kelimeyi önce bengi sandım...Ona bakkım kubbe altı sözlüğünde Sonu olmayan, ebedi yazdı önce, kafam karıştı, okumaya devam ettim, (ﺑﻨﮕﻰ) i. ve sıf. (Fars. beng “esrar” ve nispet eki -і ile bengі) Beng içmeye alışmış olan kimse, esrarkeş: Bunlar kim bengîlerdir yerler esrar (Şeyhoğlu Mustafa). Küffar sanır hüccet almış Eğri’ye / Hâli benzer nefes çekmiş bengiye / Bre sorun Nemçeli’ye Lehli’ye / Ne de çabuk unuttular Mohaç’ı / Zigetvar’ı Tamışvar’ı Uyvar’ı (Rumeli Türküsü)... Yanlış kelimeye baktığımı anladım ama bunu da öğrenmiş oldum. Bir ara hergün bir kelime öğreniyordum yeniden mi başlasam...
Ey 6 dakika nelere kadirsin:)
Peki ya "el alem"? ,
o galiba şapkalı... yani şapka olsaydı, şapkalı olurdu.
Bu şarkı da uyar mı uyarmış bu yazıya...
Yorumlar
Yorum Gönder