Sataşmak istemedim hiç. Kurum kurum kurulmuş tezgaha, bazıları utancından kızarmış. Bizimkinde tıs yok, yeni mahsül. Yeşilim bahardan, kütür,ķütür nazenin. Doldurmaya kıyamam dedim ya aldım bir kere. Yıkadım pakladım. Tezgahın üstünde masum duruyor. İçini hazırladım, elim bıçağa gitmiyor bir türlü. Nasıl oyacaktım içini, taze tohumları çıkarıp atmam. Saksıda toprağa koyarım balkonda güneş. Sonbaharda bu tazenin familyasından yaparım biber dolmamı.
NURTEN YURT
Bugün her zamankinden daha az esnaf var. Boş bir tezgahda sıfır yazıyor başında bir adam " amme hizmeti gel gel gel " diye yırtınıyor. "Sıfır çektik bâyaaaan"
" Aaaayy nasıl bir bağırmak! Ne satıyorsun sıfıra çocuğum ?"
"Hava teyzem pahalılanmadan al"
"Ben doymam havayla deli mi ne?"
Arkasını dönüp yürüyor. Bunların hepsi bir alem pazarcı familyasına ne olmuş bugün?
Kadının biri pazarcıya sataşıyor " Ne demek dereotu sana 8 lira , sen beni tanıyor musun ? Şikayet ederim zabıtaya" pazarcı pişman dediğine . Kadın üsteki yeşillikçiden 10 liraya alıyor dereotunu. Durmadan söyleniyor. Yüzüne mutsuzluk yerleşmiş.
Bir yandan davul sesi gümbede güm güm. Bir grup adam aralarda halay çekip zıplıyor.
Tezgahlar ise seyirlik nasıl güzel sebzeler. Işıklı panolar koymuşlar üstlerine rakamlar sürekli değişiyor. Cüzdanına bakıyor acele etmezse parasının değeri pul olacak. Yüreği darlanıp karalar bağlıyor. Yanından geçen halay rüzgarı ile, onu da içine çekiyor. Hastahanede açıyor gözünü.
" Ah be teyzem halay başılık senin neyine"
İPEK DİZDAR
"Pazar da aynı market gibi, boşuna gitme" dedi komşum, dinlemedim. Sıra sıra dizilmiş yeşil yeşil parlak biberleri seyrettim önce. Ama fiyatları görünce karalar bağladım. 48tl, 50tl anan da pek güzeldi kurnaz pazarcı. Erenköy pazarı büyük dolandım durdum, şansım yaver gitti buldum 35'e . "Tart evlat bir buçuk kilo" dedim.
Halay çeke çeke tarttı, almayanlara da sataştı. Eve vardım, hazırladım fıstıklı dolmanın içini, yıkadım tek tek yeşil zümrütleri. O da ne? Hepsinin üstünde var bir tomurcuk kimi nohut, kimi mercimek büyüklüğünde. Şerde genetikçilik var ya, karaları bağladım, hormonlu biberleri aldım diye. Koştum tohum sertifikada ki arkadaşıma emin olayım diye. Evirdi, çevirdi biberleri onayladı beni, akşama beni de çağır yemeğe dedi.
NİL SAYDAN
Sıfır yağlı olsun kıymam dedim. Ne pişireceksiniz dedi kaşlarını çatıp kasap. Anladım tabii makinenin içindeki yağlı kıymayı kakalayamayacağı müşteriyi görünce sinirlendiğini. Dolma yapacağım dedim. Şundan vereyim diye sanki familyası yağ deposu olan hayvanın parça etini gösterdi. Hayır dedim, ne istiyorsam onu verin. Tatsız olur, yavan olur dedi. Dedi de dedi. Ya kardeşim vermeyeceksen çıkayım. Söylene söylene makineyi temizleme istediğimi yerine getirdikten sonra bari bir kilo alsaydınız diyerek dört yüz gram kıymayı elime verdi. Ben de ağırlığınca kağıt para vererek çıktım.
Geriye en zoru kalmıştı. Dolma biber almak. Dolma biber deyince birkaç şey gelir. Birincisi akrabamız bir kaynananın gelininin yaptığı biber dolmalarının altındaki incecik siyah iplikcik için olay çıkarması, ikincisi oğlumun bir zamanlar biber dolması sık yapıyorum diye isyan çıkarması, üçüncüsü bir arkadaşımdan düdüklüde pişirmesini öğrendikten sonra benim de düdüklüde pişirmeye başlamam. Bunları düşünerek pazara gittim. Fiyat söylemiyorum çünkü benim gördüğümde dudağımda çıkan uçuktan sizde çıkmasını istemediğimden. Olmaz dedim, ben bu kıymadan köfte yaparım, dayarım ekmeği içine bir sürü çıkar. Baktım kadının biri daire mi alıyoruz diye pazarcıya sataşıyor. Hemen birlik oldum kadınla. Pazarcı fesubhanallah demeye başlayınca uzaklaşıp başka tezgahlardaki biberleri seyre daldım. Daldım ama karaları da bağladım. Köfte iyi fikirdi ama bir zamanlar dolmaya isyan eden oğlumun bugün biber dolması yapmıyorsun hiç isteğini nasıl karşılayacaktım. Aklıma en gdo’lu sebzenin dolma biber olduğunu okuduğum gelince ondan destek aldım. Bir de deepfrezdeki çarliston biberlerimden.
Eve dönüp bol pirinçli, naneli kocaman yuvarlak köfteler yaptım. Çarlistonları da kızartıp yoğurtladım. Mutfaktan eve yayılan koku aynı biber dolması kokusuydu. Başardım işte deyip önlüğümü çıkardım. Akşam kapıdan dolmaaa diyen giren oğlum neredeyse halay çekerek mutfağa yöneldi. Yöneldi yönelmesine de önüne konulan tabağa şaşkın şaşkın bakakaldı. Sonrası mı? Ertesi gün tekrar kasap, tekrar dolmalık biber arayışı. Olan benim çarlistonlarıma olmuştu.
SEVGİ ÜNAL
Pirinç, tarçın vardı evde, dolmalık fıstık az da olsa vardı.
Maydanoz çok pahalıymış bu aralar, fesleğen desen piyasada yok. Kuru nane, kimyon var onlarla idare ederim artık dedi.
Yenibahar almalı… Babaannem ceviz de koyardı içine de, bu pahalılıkta nereden bulurum ben cevizi.
Zeytinyağlı Biber dolmam çok güzel olur parmaklarınızı yersiniz demişti boş boğazlık edip.
Okul aile birliği başkanının gözleri büyümüş, gözbebekleri bir tur atmıştı. Anlam verememişti bu tepkiye. Çok seviyor zahir dolmayı diye düşünmüştü.
Ah… ah… aslında iyi de yapardı da ay sonuydu. İyi ki etli dolmam diye övünmedim diye mırıldandı…
Bir kilo kıyma için kredi falan çekmesi gerekebilirdi. Hoş kredi limitleri, kredi kartı her şeyi de doluydu. Reklamlarda anında kredi veriyorlardı, tatil kredisi, araba kredisi, kırtasiye kredisi.. her boka hemen anında kredi… ama ona artık vermezlerdi öyle demişti müşteri temsilcisi.
Neyse sadece biber alacaktı, pazardan o kadar…
Bir kilo biber 47 lira…
Pazarda tezgâhın önünde dondu kaldı…
47… 47…
Rakamlar beyninde dönüp duruyordu. Pazarda halay çeken bir grup kadın onu da aldılar aralarına… Hele o halay başı teyze nasıl da hareketliydi…
Çocuğu okuldan mı alsam? Başka şehre tayinimiz çıktı mı desem… Ah…boş boğazlı ah… Halay sürdü gitti…
IŞIN TUZCULAR
Biber dolmasının şöhret basamaklarını hızla tırmanışı 😃😃
YanıtlaSilBiber dolması pırlanta kategorisinde 😂
YanıtlaSilMuthis muthis ellerinize saglik...
YanıtlaSilBiber dolması yapmak her yiğidin harcı değil artık
YanıtlaSil